Keşf-i Dahili Arz
İki kapılı Han’ın iki kapısı da aynı yerde midir ki, yolculuk o kadar kısa olsun?
Bir yerde başlayan yolculuk elbet günün birinde bir kapıda bitecek… Her yaşayanın giriş kapısı farklı olduğu gibi çıkış kapısı da farklıdır…
Atılan her adım ilerleyiştir; geriye atılsa bile…
İnsanoğlunun “şu an”ı onun en ileri, en olgun, en mükemmel “an”ı… Bir kaç an sonra ise o en mükemmel an, yerini daha mükemmel olacağı an’a bırakmıştır bile…
Akan her damla, geçen her saniye, atan her kalp atışında gelişen; bir yerden bir yere yolculuğumuz… Fiziki olanı haricinde soyut olan, içimize olan…
İçimize yaptığımız, attığımız her adımda daha da derine ulaştığımız; karşılaştığımız her olayda, tecrübede, tanıştığımız her insanda olumlu ya da olumsuza bakmasızın yaşadığımızı hissettiğimiz ve o kendini bulma arayışımız… Sanırım tüm bu yolculuğun en keyifli amacı…
Derinlere indikçe karanlığa gömülme korkusu belki de bu yolculuğa çık(a)mayanların ama çıkanların da aksine aydınlıklarına yürüdükleri iç keşifleri…
Kim’i arıyoruz peki bu yolculukta? Başka birini bulma ihtimalimiz yok. Sadece Mevlana’nın söylediği gibi hangi yola çıkarsa insan o yoldakiler ile karşılaşıyor… Kendini arayan; içindeki Dünya’ya yolculuk yapan başkaları ile adımlarını atıyor harici Dünya’sında…