Kırmızı Başlıklı Kız
Masalı özetleyecek olursak;
Kırmızı Başlıklı Kızı annesi, bir parça pasta ve şarap vererek, hasta ninesinin ormandaki kulübesine gönderir. Kız, yolda kurtla karşılaşınca şaşırmaz ve korkmaz; kurda nereye gittiğini söyler. Kurt kızı, ninesi için çiçek toplamak uğruna, farklı bir yola yönlendirir. Acele ile ninenin evine koşan kurt, ihtiyar kadını yutar ve yatakta onun yerine yatar. Kulübeye varan kız, ninesinin kocaman kulakları, gözleri, elleri ve ağzı olduğunu fark eder. Kurt kızı yutar. Bir avcı gelir, olanları anlar, kurdun karnını makasla yarar ve kırmızı başlıklı kız ile ninesini kurtarır. Kız, uyuyan kurdun karnını taşlarla doldurur. Kurt, uyanınca devrilir ve ölür. Zorlukla soluk alan nine, şarap ve pasta ile kendine gelir. Kırmızı başlıklı kız, “yaşadığım sürece bir daha asla kendi kendime yoldan çıkıp, ormana girmeyeceğim” der. Neşe içinde evine döner ve bir daha kıza hiç kimse zarar veremez.
Jung, adını bireyleşme olarak koyduğu sürecin, aslında egonun insan yaşamının amacı olan bütünselliğe doğru gelişmesi olduğunu ve bunun da pratikte erginleşme sınavlarına benzer deneyimler sayesinde oluştuğunu gözlemler. Masalların da, gençleri çeşitli yaşam krizi aşamalarından geçişlerinde yönlendiren, erginlenme yöntemlerinden olduklarını ileri sürer.
Rus halkbilimcisi Propp’un “Olağanüstü Masalların Tarihsel Kökenleri” adlı 1946 yılında yazdığı kitapta, halk masallarında, totemlere ilişkin inisiyasyon törenlerinin anısını bulur. Günümüzde hala ilkel halkların dinsel kurumlarında varlığını sürdüren ritlerle ilgili motifleri masallarda bulma başarısı ise Fransız halkbilim uzmanı Paul Saintyves’e aittir. Mitler, bir topluluğun ortak ürünleridir. İnsanların en derin arzularını, korkularını, ümit ve ihtiraslarını taşıyan mitler çoğunlukla semboliktir. İnisiyasyonla ilgili sınamalara (canavara karşı savaşmalar, görünüşte aşılamayacak olan engeller, çözülmesi gereken bilmeceler, yerine getirilmesi olanaksız işler v.b.), Cehenneme inişe ya da göğe yükselmeye veya ölmeye ve dirilmeye, prensesle evlenmeye her zaman rastlanır. Masal her zaman mutlu bir sonla biter. Ama asıl içeriği son derece ciddi bir gerçekle ilgilidir: Bu gerçek, inisiyasyon yani simgesel bir ölüm ve bir dirilme aracılığı ile bilgisizlik ve olgunluğa erişmemişlikten yetişkin insanın akıl çağına geçiştir. Masal bir başka düzlemde ve başka yollardan, örnek oluşturacak inisiyasyon senaryosunu yineler.
Bu çerçevede masalın Thamos’a göre yorumu ise şöyle;
İnisiyasyon töreni bireyin 10-13 yaşları arasındayken evinden ve ailesinden ayrılması ile başlar. Masalın Grimm tarafından kaleme alınan biçiminde, anne; kırmızı başlıklı kızı, yabancılarla konuşmaması için uyarmaz. Oysa Perrault tarafından yazılan biçiminde bu uyarı bir ders olarak yer alır. Kırmızı Başlıklı Kız, kurtla karşılaştığında şaşırmaz ya da korkmaz. Zira; töreninin başladığını biliyordur; her sınava boyun eğecektir. Törenini yönetenlerin, çeşitli maskeler, kürkler, tüyler ve takma pençeler kullanarak hayvan kılıklarına girmeleri çok sık rastlanan bir durumdur. Hayvanların bir aşkınlık-yücelik simgesi olarak kullanılmaları neredeyse evrenseldir. Törenini yönetenler de, hayvan biçimindeki tanrısal güçlerdir. Bu ritüel, büyük olasılıkla arkaik bir avcı kültürüne aittir. Masaldaki en önemli özellik, bir kahraman olarak avcının kızı gerçekten kurtaran kişi olmasıdır.
Ormandaki kulübe, töreninin zaman dışı kutsal mekânıdır. “Bir varmış, bir yokmuş” sözleri, zaman dışı bir mekâna gidileceğini açıklayan ilk uyarıdır. Bir diğer anahtar da, bu kutsal yere yine kutsal simgelerden olan şarap ve tatlı ekmek (pasta) bırakılması oluşturur. Nine, birçok köken mitinde karşılaşılan Ana Tanrıça ya da Toprak Ana’yı simgeler; hem besleyen, hem de yutup yok edendir. Kurt aslında nineyi, yani Ana Tanrıçayı yutmaz, sadece Ana Tanrıçanın yok edici, yutucu niteliğini simgeler.
Diğer bir motif, simgesel ölümdür. Genellikle kulübe bir yılan ya da canavar biçiminde varsayılır ve adaylarını yuttuğu düşünülür. Karına ya da rahme geri dönüş sayesinde, kişilik yitirilir. Kurdun midesine giren Kırmızı Başlıklı Kız, simgesel olarak ölmüştür.
Aslında kız, ninesinin yerini alan kurdu anında tanımalıydı. Oysa, yalnızca bu “yeni” ninenin olağandan büyük kimi organlarının ayrımına varır. Simgesel olarak, Kırmızı Başlıklı Kız bu inisiyasyon figürünün sadece tanrısal niteliklerini algılamaktadır.
Kız, yeniden doğduğunda, ninenin kötü yönünden hemen kurtulması gerektiğini düşünür. Yeni yetişkin statüsüne uygun olarak, ilk cesur ve kesin kararını verir. Kurdun karnını büyük taşlarla doldurur. Bir kez daha taşlar, yaşam veren bir işlev üstlenirler. Kız, yaşamsızlığın (taşların), kendi yaşamını kötülükten kurtarmak için kullanılacağını keşfeder. Burada inisiyasyon töreninin iki temel niteliğini, boyun eğme/özveri ile cesur eylemi, açıkça görebilmekteyiz. Kırmızı Başlıklı Kız, simgesel ölüme boyun eğmiştir ve doğanın karanlık yüzünü görmüştür; bu boyun eğiş ile öğrendiklerini, yaşamını tehdit eden tehlikeden kurtulmak için kullanmayı da becermelidir.
Anne kızını, “yoldan uzaklaşma ve şarap şişesini sakın kırma” diye öğütlemiştir. Doğal olarak, annenin, kızının namuslu bir yolda kalması için çabaladığını ve bekâretini korumasını öğütlediğini düşünebiliriz. Oysa farklı bir düzeyde aynı uyarının, “bilgilerini arttır, yeni şeyler öğren, ama yitip gitme” anlamına gelebileceğini de değerlendirmeliyiz. Anne kızının, bir inisiyasyon törenine katılacağını ve bu törenin kıza, topluluk kültürünün içsel anlamlarını sağlayacağını bilmektedir. Kırmızı Başlıklı Kız, izlemesi gereken ve önceden belirlenmiş bir kültürel yola çıktığını anlamaktadır.