Kırmızı Elbiseli Prenses: Anais Nin
20. yüzyılın en önemli kadın yazarlarından olan Anais Nin’ in annesi Danimarkalı, babası ise Kübalıdır. 1903 de Paris de doğan Anaisi çocukluğunda en çok etkileyen duygu babasına hissettiği tutkudur. O babasına aşık,onun tarafından sevilip, kabul görmek için her şeyi göze alabilecek kız çocuklarından birisiydi. Freud’un deyimiyle Elektra Kompleksi denen bir durumdur bu. Ne yazık ki, babası ona hiç de iyi davranmayarak, kızının ilk büyük hayalkırıklığını yaşamasına sebep olmuştur. Çocukken babası tarafından tacize uğrar, çıplak resimleri çekilir, kardeşeriyle beraber kırbaçla dövülür. Olanlara daha fazla dayanamayan annesi, çocuklarını da alarak A.B.D.’ye göç eder.
Anais Nin yeni yaşamına yol alırken, nerdeyse altmış yıl boyunca yazmaya devam edeceği ve bu yazılarla ünleneceği günlüklerinin ilk satırlarını kaleme almaya başladığında on bir yaşındadır. Günlüğünün ilk sayfalarında babasına yazdığı bir mektup yer almaktadır.
Amerikada dansçılık ve ressam modelliği yapar. Bunun yanısıra tam bir kitap kurdu olarak, tüm boş zamanlarını kütüphanelerde geçirmektedir. On yedi yaşına kadar sadece fransızca yazar, ingilizceyi kullanmaya ise daha sonraki yıllarda başlayacaktır.
1923’de bankacı Hugh Groulerle evlenir ve Parise yerleşirler. Anaıs burda kendine entllektüellerden oluşan bir arkadaş çevresi edinir. Bunların arasında ünlü yazar HeNry Mİller da vardır. İkisi arasında başlayan yakınlaşmalar, ortak tutkuları olan edebiyatla daha da perçinlenir. Mİller’ın karısı June Amerikadan dönünce, Anaıs bu genç kadına karşı da ilgi gösterir. Tüm vakitlerini Paris sokaklarında dolaşarak geçirmeye başlarlar. Bu üçlü ilişki bir süre devam ettikten sonra June ve Henry boşanırlar. Anaıs de onlarla ilşkisini bitirir. Bu ilişki sinema ve edebiyat dünyasının pek ilgisini çekmiş olmalı ki, file çekilmiş, iki yazar arasındaki mektuplaşmalar kitp haline getirilmiş, Henry Mıller Yengeç Dönencesi adlı kitabını yazarken Anaıs Nin den etkilendiğini itiraf etmiştir.
Anaıs ikinci evliliğini yaptığında ilk kocasıyla da evlidir ve bu ikili yaşam yazarın ölümüne kadar devam eder. Eşleri ancak onun ölümünden sonra birbirlerinden haberdar olurlar.
Avangard romanlarıyla tanınan yazar özellikle D.H.Lawrence hayranıdır ve onun biyografisini de kaleme alır. 1940 larda New York’da bir yayınevi kurarak kendi kitaplarını yayınlamıştır. Hayatı boyunca farklı ve çalkantılı bir yaşam süren Anaıs hep uzun kırmızı elbiseler giydiği ve pelerinler kullandığı için arkadaşları arasında prenses diye çağrılmıştır. Erotizmi derinlemesine ele alan ilk kadın yazar olan Nın 77 yılında öldüğünde, vasiyeti gereğince, külleri Santa Monıca körfezinde denizle buluşmuş, hayatını değiştiren bu ülkeyi uzaklardan seyretmeye devam etmektedir.
ESERLERİ:
Albatrosun Çocukları _ İçsel Kentler
Elena Lawrence’ın Batık Kadını
Henry ve June
Ateş Merdivenleri
Aşk Evindeki Casus
Dört Odalı Kalp
Venüs Üçgeni
Minotoru Kışkırtmak