Kıskançlık
Kıskançlık, sadece, çok acıklı bir özgüven eksikliğidir.
Sadece karşılaştırılma, ve bu karşılaştırılma sonucunda başkasının tercih edilmesi korkusudur.
Evet, kadınlar buldukları yüksek erkek gen kaynağının başka kadınlardan çocuk doğurma ihtimalini minimize etmek isterler.
Erkekler, kadınlardan doğdukları için, hiç bir zaman ne kadar erkek olduklarını anlayamaz, diğer erkeklere ve kadınlara “çok” erkek olduklarını ispata çalışırlar.
Ve kadınların rölatif cinsel güçlerinden duydukları kompleksle, hep kadınlara yetememekten korkarlar.
Hele bekaret merakı, tamamen bir karşılaştırılma korkusudur.
Eğer kadın karşılaştırabilirse, başkasını tercih edebilir filan…
Eşcinsellerde, durum biraz daha özgür olmasına rağmen, çok farklı değil.
Herkes partnerinin, kendisinden daha güçlü bir partner tarafından çalınabileceğinden korkuyor.
Elbette kimse kimseye ait ya da sahip değil.
Ama öyle zannedenler var ve azınlıkta değiller.
Birisinin hayatındaki tek kişi olma arzusu, sanatın özüdür.
Ama daha ileri gidelim.
Bir çok kişi, bir başkasının hayatındaki ikinci kişi olmayı kabul edebilir.
Ama başka birinin hayatındaki üçüncü, ya da beşinci kişi olmayı kabul edebilen kişi sayısı çok azdır.
Şart mıdır, değildir, ama kesinlikle özgürlük ve özgüvenle ilgilidir.
Kıskançlık acıklı bir özgüven sorunudur, ve çift taraflı bir esarettir.
Bana kalırsa kaçıncı olduğunuz da önemli değil, ama birinin hayatındaki en değerli insan olmak istiyorsanız, o hayattaki tek insan olmak yerine, sadece birinci insan olmaya odaklanın.
Bir gün sizin hayatınızda başka bir birinci olduğunda, bunu eski birinciye dürüstçe söylemezseniz, bu aldatmaktır.
Ve hayatında olduğunuz kişi, size onun hayatında birinci olup olmadığınız konusunda, dürüst olmalıdır.
Bunun dışında, ne monogami vardır, ne de sahibiyet.
Kendinize güvenin, partner(ler)inize güvenin.
Kendiniz başta, herkesi özgür bırakın.
Kendinizin birincisi olun yeter….