felsefe taşı

Kıyamet Çok Yakın

Kıyamet Çok Yakın
Haziran 28
14:42 2017

İnsanın ömrü, evrenle ya da dünya ile kıyaslandığında kısacıktır. Oysa bir insan yaşadığı 50-60 yılı evrenin ömrü gibi algılar. Anlamadaki bu derin uçurum aslında bir tek basit adımla aşılabilir. Peki bu adım ne olabilir?

Ölümü yaklaşan insan, hele bir de cahilse, farkında olmadan tüm yaşayanlar kendisi ile birlikte yok olsun ister. Kıyamet fikri büyük ihtimalle böyle ortaya çıkmıştır. Kendini büyük ve önemli sanan insanlık da bu dönemsel yaygın söylenceye (pop kültür) kaptırmıştır. Muhtemelen insanlığın sonu da böyle kibirli bir soytarının “madem kıyamet olmuyor, bari ben yapayım” düşüncesine kapılmasıyla gelecektir.

Kibir, pek çok inanışa göre büyük günahtır.

Evrim bir gerçektir. Bırakın akraba olduğumuz maymunları, soğanın zarındaki bir hücreyi bile inceleseniz yapı taşı olan dna bazında aynı kökenden gelmiş olduğumuzu görebilirsiniz. O halde bu kadar kibirli olmamızın sebebi ne? Zamana hakim miyiz? Ya enerji ya da maddeye hakim miyiz? Mesela büyük miktarda enerjiyi önce maddeye sonra yine enerji üreten bir yıldıza çevirebiliyor muyuz? Üstelik bunu yaparken geçebilecek milyarlarca yıllık zamana hükmetmek gibi bir gücümüz var mı?

Kendi sonu geliyor diye kıyamet olmasını isteyecek kadar bencildir insanoğlu. Oysa iyi insana yakışan, geride yaşanacak bir dünya bırakmaktır. Ölünecek değil!

Yapabildiklerimiz ile karşılaştırıldığında, yapamadıklarımız bu kadar çokken bu kibir neden? Üstelik bu yüzden yaşadığımız ve bize harika imkanlar sağlayan gezegenimizi yaşayamayacağımız hale çevirmek üzereyiz. Mars gibi çoktan ölmüş bir gezegeni yeniden yaşanabilir hale getirme planlarını yaparken diğer yandan Dünyayı yok edecek üretim tekniklerimizi sürdürmek akıllı bir davranış şekli mi?

Endişe etme – iklim değişikliğinin
yalan olduğunu twitliyorum.
Karikatür, buradan alınmıştır
Sadece aptallar pencereden bakarken yok olan dünyayı değil, kendi zavallı siluetlerini görüp bundan keyif alır.

Bir an önce kafamızı kullanmaya başlayıp, Dünyayı yok etmeyi bırakmalı, onu bizden sonraki nesillerin keyifle yaşayabilecekleri bir yer haline getirmeliyiz.

Başlangıç olarak, o eski tapınak yazısını analım. “Kendini Bil!”

3.564 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • Nostalji: Aslında Bit Pazarına Nur YağabilirNostalji: Aslında Bit Pazarına Nur Yağabilir Bu başlığa kanıp eski sevgilinize duyduğunuz özlemden nasıl kurtulacağınızı anlatacak bir yazı bekliyorsanız önceden uyarayım, yanlış sayfadasınız. Bu tür bir özlemden nasıl […]
  • Virüsler dünya dışı varlıklar mı?Virüsler dünya dışı varlıklar mı? Virüslerin kökeni, bilim insanları arasında akademik ölçekte tartışma konusudur. Bunun ilk nedeni, yaşamın evrimsel tarihinde kökeninin bilinmemesidir. Ki, bu da ayrı bir tartışmayı […]
  • Elektrik her yerdeElektrik her yerde Dünya doğal, ince bir elektrik yükü içeren büyük bir batarya gibidir. Elektrik her yerde, hatta insan vücudunda ... Robotlar gibi insanlar da iç elektriğe bağımlıdır. Bizler Karbon bazlı […]
  • DNA NEDİR NE DEĞİLDİR?DNA NEDİR NE DEĞİLDİR? Evrim üzerine birçok yazı kaleme almış olmama rağmen sanırım evrimin temelini oluşturan genlerimiz üzerine bir çalışma yapmadım şimdiye kadar. Geçen günlerde bir dostumun konferansı […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Kasım 2024
P S Ç P C C P
« Eyl    
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930  

Arşivler