Kızıl Çengi – Osman Balcıgil
Tanıtım Bülteninden:
Bir Cahide Sonku romanı:
KIZIL ÇENGİ
Türkiye’nin ilk primadonnası Cahide Sonku’nun inanılması zor yükseliş ve düşüşü, Osman Balcıgil’in kaleminden kitapçı raflarında yerini buldu.
Daha önce Celile, Yeşil Mürekkep, İpek Sabahlık, Afife Jale gibi son derece önemli isimlerin hayatlarını mercek altına alan Balcıgil, bu kez de KIZIL ÇENGİ isimli biyografik romanıyla edebiyat severlerin karşısında.
Balcıgil, Cahide Sonku’nun ayak izlerini, en çok da Türkiye’nin son derece kendisine özgü toplumsal hayatının labirentlerinde arıyor.
Çünkü, Cahide Sonku’yu üstelik batılı anlamda bir primadonna haline getiren de bir köşeye oturup yokuş aşağıya hızla yuvarlanışını seyreden de bizim toplumumuz.
***
Sahneye ilk adımını on üç yaşında, Muhsin Ertuğrul’un sayesinde atan, inanılmaz güzellikte ve yetenekteki genç kızın yüz yüze olduğu büyük yoksulluk, ona aynı büyüklükte bir çalışma azmi verecekti.
Zaman içinde önce milyonların, giderek bütün Türkiye’nin Cahide’si halini alacak sanatçı, tiyatroda olduğu kadar sinemada da başarılı olacak, giderek kendi film şirketini bile kuracaktı.
Oynadığı filmlerle olduğu gibi prodüktörlük ve yönetmenlik yaparak da film dünyasına birbirinden güzel filmler armağan eden Cahide’nin şansı ne yazık ki başladığı gibi gitmeyecekti.
Etrafında pervane olan, geçme ihtimali olan yerlere bile kırmızı halı döşeten zengin zamparalar, giderek Cahide’nin felaketi haline dönüşecekti.
Sayısını kendisinin de bilmediği kürkleri de dahil olmak üzere her türlü giysisi, ayakkabısı, çantası, takıları Paris ve Londra’dan getirtilen Cahide, giderek kendisine hediye edilen son model otomobillere bile burun kıvırır hale gelecekti.
***
Sanatçılar ülkelerin ürünleridir. Her ülke kendi sanatçı tipini, tiplerini kendisi yaratır. Cahide Sonku bu yaratılış öyküsünün belki de en tipik olanıdır.
Muhsin Ertuğrul’un “Kadın oyuncu yoktu bulduk!” dediği sanatçıların içindedir Cahide.
Güzel yıldız, Türkiye’nin tiyatrosunun, sinemasının inşa edilmeye çalışıldığı, kuruluş döneminin bir ürünüdür.
Tiyatronun ve sinemanın toplumsal hayatta çok etkili olduğu, yeni sosyal düzenin normlarının gelişmesi ve oturmasında önemli bir rol oynadığı günlerden geçilmektedir.
Cahide, tam da bu zaman diliminde, yoksulluğun dibinden, iplerini kopartmış olarak gelecek, sahnenin baş köşesine kurulacaktır. Genç yıldız, kazandığı parayla ilk birkaç yıl içinde annesini izbelerden çıkartıp kraliçeler gibi yaşatmayı başaracaktır.
Zaman akarken, Cahide gördüğü ilginin sarhoşu olacak, çıktığı zirvede hiçbir zaman inmeyecekmiş gibi yaşamaya başlayacaktır.
***
Cahide Sonku Türkiye’nin sadece sanatsal, toplumsal değil, siyasal hayatının da kara kutusudur.
Çünkü, zaman içinde ülkenin kaderine yön verecek Demokrat Parti’nin kuruluş, yükseliş ve pespaye bir siyasal erk oluşunun tüm önemli dönüm noktaları, Cahide’nin bulunduğu ortamlarda şekillenecektir.
Demokrat Parti’yle birlikte palazlanacak, köylülükten kentliliğe acele geçiş yapmak zorunda kalacak Türkiye burjuvazisi, yemeyi, içmeyi, eğlenmeyi, flört etmeyi, sevgili olmayı, para harcamayı, hovardalık yapmayı hep Cahide’nin bulunduğu ortamlarda öğrenecektir.
Hasılı kelam, Cahide, önemli bir sanatçı olduğu gibi Türkiye toplumunun değişimine en yakından tanıklık eden bir çift gözdür de.
***
Osman Balcıgil Cahide Sonku’nun inanılması güç hayatından hareketle kaleme aldığı Kızıl Çengi’de bugünleri anlamamıza dair ipuçları veriyor.
Ne tiyatro ve sinema tek başlarına sinemadır ne de sanatçılar gökten zembille inmişcesine sanat icra ederler. Kızıl Çengi’yi okurken neden böyle olduğunu çok iyi anlayacaksınız.
Dönem okumaları sadece tarih kitaplarından değil, yüksek yazın ürünü romanlardan da yapılmalıdır. Ancak böyle olduğunda, gerçekte ne yaşanmış olduğu anlaşılabilir.
Kızıl Çengi, daha önceki Osman Balcıgil romanlarında olduğu gibi okuyucuyu nefes kesen bir okumanın yanı sıra bu kez de 40’lı, 50’li, 60’lı yıllara götürüyor, toplumsal hayatın labirentlerinde, şaşkınlık içinde dolaştırıyor.