Küba Kansere Çare Buldu Mu?
Efsane geri döndü.
Tarık Akan akciğer kanserinden vefat edince, bunun üzerinden reyting sömürüsü başladı :
Yaklaşık üç sene önceki haber tekrardan gündeme düştü. Hem de ne düşme ; “Küba kansere çare buldu”, “Küba kanserin aşısını yaptı”…
Yetmedi; çok eskiden beri süregelen diğer efsane ; “esasen kansere çare bulundu ama ilaç firmaları izin vermiyor” ile birleştirenler oldu.
Sosyal Medya durur mu, basınla birlikte el ele verip, boş yere insanları umutlandırıyorlar.
Kanser nedir?
En yalın haliyle kontrolden çıkmış hücre bölünmesi.
(Anormal çoğalarak tümöre dönüşmesi)
Kötü huylu olanlarına kanser deniyor.
Onkogenler
70’li yıllara kadar kanserin sebebi bilinmiyordu; her kafadan bir ses çıkıyordu.
Son 40 yılda, genetik ve moleküler bilim dallarındaki gelişmeler, kanserin gen mutasyonu sonucu olduğunu ispatladı.
Hücreye çoğalma emrini onkogenler verir. (Onkoloji buradan geliyor)
Ölen hücrelerin yerine yenilerinin konması yaşam için mecburi bir döngüdür.
Lakin onkogenlerde bir mutasyon oluştuğunda, çoğalan hücreler kontrolden çıkıyor.
Mutasyon, genin DNA yapısının bozulması demek.
Aforizma olarak “mekanik arıza”… ve insanoğlu bozulan DNA yapısını henüz düzeltemiyor.
İşte bu yüzden henüz çaresi yok.
Peki bu aşı ve tedavi lâfları nerden çıkıyor?
Aşı: Virüslerin neden olduğu hastalıklarda, virüsün zayıflatılmış halinin vücuda enjekte edilmesidir. Basitçe, virüs bulaşıp hasta olmadan önce; bağışıklık sistemine o virüsü tanıtım işlemidir. Aşı sonucunda “yabancı organizmayı” tanıyan antikorlar ürer.
Kübalı bilim insanları üç sene önce yaptıkları açıklamada Racotumumab adlı aşının bağışıklık sistemini uyararak “NeuGcGM” içeren kanser hücrelerini tanıyıp yok eden antikorlar oluşmasını sağladığı öne sürdü.
Tartışma ve soru işaretleri tam da bu noktada. Virüsler dışarıdan gelen ve cinsine göre (nezle, grip, kuduz, aids vs) hücrelerimizi istila eden yabancılardır. Kanser hastalıklarında ise sorun kendi içimizde. Bu manâda “antikor üretimi” ne kadar geçerli olur?
Bu konuda Türk Tıbbi Onkoloji Derneği’nin o tarihteki basın açıklamasına bakalım:
“ÖN ÇALIŞMA SONUÇLARINA GÖRE AŞI İLERİ EVRE AKCİĞER KANSERİNDE İYİLEŞME SAĞLAMAMAKLA BİRLİKTE, ÖMRÜ ORTALAMA 2 AY UZATMAKTADIR. BU YARAR SADECE KEMOTERAPİDEN YARAR GÖREN HASTALARDA GÖRÜLMÜŞTÜR.
Hastalarda aşının faydalı olması için kemoterapi sonrasında hastalığın gerilemesi veya en azından aynı kalması gerekmektedir. Kemoterapinin faydalı olduğu 176 hastada ilk iki ay içinde başlanılan aşı tedavisiyle ömür 2 aya kadar uzamaktadır. Az sayıda hasta sayısıyla yapılan çalışmalarda görülen küçük ama olumlu sonuçlar nedeniyle aşıyla ilgili daha ileri çalışmalar yapılmaktadır.”
Küba’ya gidenlerin akıbeti ne oldu?
“[….] Esra Can Sinav’ın haberine göre 2013’te akciğer kanserine yakalanan Burhanettin Çevik, Küba’da geliştirilen kanser aşısını öğredi ve tedavi olmak için 2014’te Küba’ya gitti. Ancak Çevik, olduğu aşılar neticesinde bir süre iyileşme gösterse de 7 ay sonra hayatını kaybetti. Çevik’in eşi ise konu ile ilgili olarak, aşının kanseri engellemediği, sadece biraz daha yaşamak isteyen hastalar için ağrısız bir süreç yaşamasına imkan verdiği açıklamasını yaptı. ”
Kanser tedavi ilaçları
Esasen burada gerçek anlamda bir tedaviden söz etmek doğru değil.
İlaçların yaptığı genellikle şu:
– Komoterapi görevi
– Saç dökülmesi, bulantı-kusma, kan değerlerinin düşmesi vb. yan etkilerin azaltılması
– İmmünoterapi (bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi)
– Mutasyona uğramış genin protein sentezlemesini baskı altına almak.
Şüphesiz bu çalışmalar umut vaad edici ve az da olsa kanser türüne göre ömrü birkaç ayla 3-5 sene kadar uzatabiliyor. Hepsi bu!
Hamiş:
Kalıtımsal bir mutasyon söz konusu değilse. Ki, çoğu kanser türünde mutasyon sonradan oluşuyor. Yazılardan da anlaşılacağı şekilde; bağışıklık sisteminin güçlü olması en önemli çare. Bu nedenle stresten uzak kalmak, mümkün olabildiğince huzur ve mutluluğu yakalamak çok önemli. Bilimsel olarak uzun süreli stresin, ağır üzüntülerin bağışıklık sistemini düşürdüğü ispatlanmıştır. Bağışıklık sistemi bir kere dibe vurmasın; her türlü melanet başgösterir.
Yaşam hassas dengeler üzerine kuruludur. Tabii ki herkesin terazisinin bir kefesinde sorunları, üzüntüleri… hayatında ters giden çok şeyleri var ve olacak da. Buna karşın, diğer kefeye koyacağımız huzur, mutluluk, yaşam çoşkusu dengeyi sağlayacaktır.
https://clinicaltrials.gov/show/NCT01460472
http://www.sozcu.com.tr/2016/saglik/kuba-asisi-bir-efsane-mi-kanserin-tedavisi-bulundu-mu-iste-yaniti-1400844/
https://kanser.org/saglik/index.php?action=detay&id=1123&p=arsiv