Maskeler

Antik Roma’da Aralık ayında Saturnalia Festivali yapılırdı (şimdiki Noel’in ham hali, Dionysus Festivalinin de türevi.)
Festival süresince kura ile bir sahte kral seçerler, kralın dilediğini yapmasına fırsat verirler, sahte kral da saçma sapan emirler verip, eğlenir ve halkı da eğlendirirdi.
Bu sırada da halk tüm yasalardan (ahlak, töre, kanun, vb) muaf olup, “özgür” kalır ve süreyi (seks ve şiddetle dolu) devasa bir orgy’e çevirirdi.
Sonra da festival biter, gider yıkanır, temizlenir, dev bir şölenle yeni başlayan döneme (yıla) merhaba der, festival süresince yaptıklarının suçunu seçtikleri soytarı krala yükler ve onu kurban ederlerdi.
Bu ve benzeri kukla kral/soytarı kurbanı pek çok farklı coğrafyanın, farklı kültüründe vardı.
J. Frazer bu durumu ‘Günah Keçisi’ kitabında şahane anlatır: “Sık sık şehvet ve suç ayinlerine dönüşen insan doğasındaki bu bastırılmış güç patlamaları genellikle yıl sonlarına denk gelmektedir… Saturnalia süresince kölelere safahat hakkı tanınır, özgür vatandaş ile köle arasındaki ayrım geçici bir süre için askıya alınırdı, köle sahibine sövüp sayar, dilediğince sarhoş olabilirdi. Bazen efendi köleye hizmet de ederdi. Bu durum öyle bir noktaya ulaşır ki, yüksek devlet görevlilerinin yerini bile köleler alır, sanki konsül, praetor, yargıçmış gibi yasalar çıkartır ve uygulardı. …”.
Bu festival / karnaval / şölen işi bir anlamda, bir çağın sona ermesini ve kutsal bütünlük zamanına dönüşü simgelerdi. Eliade’ye göre dönülmek istenen zaman kozmik (büyük doğum) öncesi kutsal zamandı. Bu dönüş anında dünyaya ait yasalar ve kurallar askıya alınır, orgy yasanın olmadığı bir zamanda, ataların taaa o başlangıç anındaki özgürlüklerine ve sonsuz mutluluklarına geçici bir dönüş fırsatı sağlardı.
Bir gerçekliğin köken zamanı, onun ilk ortaya çıkışıyla eş değerdir, saf, temiz, taze.
İnsan belli zamanlarda kutsal dışı zamandan, başlangıcın kusursuzluğunu taşıyan kutsal köken zamana dönmek ister (arınmak, tazelenmek için). Çünkü insan kendinin ne olduğunu aslında bilir ve kandi çabasıyla o pislikten çıkamayacağının da farkındadır, bunun için de başa dönüş ritüeli tasarlar, kendini tanrısıyla ve onun zamanıyla eşleştirir, sonra da ritüeli yine kendine benzetirdi (riya çukuru).
Soytarısız oyun ilerlemez; seyirci kendini orada görmeye gelirdi.
Karnavalın türevleri günümüzde farklı biçimlerde yaşanıyor, düzen denilen soytarılığı temsil eden geçici soytarılar seçilip, onun saçma sapan kararları uygulanıyor, bir süreliğine da olsa ona ‘Kral’ muamelesi yapılıyor, sonra soytarı halkın önünde kurban ediliyor.
Ve bu sırada insanlar yüzlerinde maskeler, karnavalda olup biten trajediyi bir garip coşku ile izliyorlar.