Mavi Ay
Bugün, akşam saatlerinde, 150 yılda bir görülen ay tutulması olacak. Kanlı ay da deniyor, ancak ben bu tanımı pek sevmiyorum. İnsanın aklına kurt adam filmlerini ve korku dolu maceraları getiriyor. Mavi ay olarak adlandırılan bir özelliği daha var bu tutulmanın. Bu ismini kullanmayı tercih ediyorum. Çok güzel bir kadının, bir prensesin gözlerini de hatırlatıyor üstelik.
Bu ay tutulmasının neden bu kadar kayda değer olduğu ve bugünün gökyüzü konfigürasyonları üzerinde uzun uzun durmayacağım. NASA’nın web sitesine bakabilirsiniz, google’da arayınca da, tutulmayla ilgili 3.5 milyonun üzerinde sayfa çıkıyor. Astrologlar da peş peşe açıklama yaptılar. Yeterli mi gelmedi, ya da fazlasıyla meraktan dolayı mı bilmesem de, ben de günün haritasını çıkararak, yorumladım. Hayatımda neye işaret ettiğini anlamaya çalıştım.
Şimdi ”ister inan, ister inanma” bölümüne gelelim. Yani günün astrolojik izdüşümüne… Tutulma astroloji haritasında güneş ve ay karşı karşıya geldiği zamana denk geliyor. Güneş 11 derecede, kova burcunda. Güney ay düğümü (geçmişte bırakılacak) ve Venüs (sevgi, sevgili) ile kavuşuyor. Ay da karşısında, Aslan burcunda, Ceres (annelik, besleyicilik) ve Ay (yine anne, duygular) ile birlikte. Bu anaç enerjiye, mitolojide su perisi olarak bilinen Nymphe de eklenmiş. Nymphe’ler anneden öte, daha genç ve beğenilen kadınları simgeler. Tam olarak venüs değildir, ancak o da sevgiliye işaret eder, gelip geçici olarak da yorumlanabilir. Yine de karışık bir durum, değil m? Venüsü geride bırakıyorsun, çünkü geçmiş karma yani güney ay düğümüyle kavuşuyor. Rota Nymphe’e doğru, bir de işin içinde katlanmış bir anaçlık enerjisi var.
Burçlara baktığımızda ise, kova arkadaşlığı, hümanistliği, grupları gösterip, akılcıl bir burç olurken; aslan çocuksu ve yaratıcı yönümüzü, kalbi, liderleri simgeler. Kova aklın hükümdarıyken, aslan kalpten yönetir.
Ne tesadüftür ki, bugüne Prenses Diana’nın ”Ben İngiltere’nin kraliçesi olmayacağım. Ben gönüllerin kraliçesiyim” dediği röportajını izleyerek başladım. Kurallar kitabına göre yönetmediğini, kalbinin sesini dinlediğini söylüyordu. Bu video, bugünkü ay tutulmasını birebir anlatıyor. Bu tutulma dişil, besleyici, içimizdeki çocuğu, yaratıcılığı, sevgiyi aktive ediyor. ”Kalbinizin sesini dinleyin” diyor. Prenses Diana’nın mesajını yıllar sonra, tekrar anımsatıyor. Sadece kalpten edilen sözler, zamanı aşıyor. Hiç eskimiyor, modası geçmiyor, her daim canlı. Aslan burcunun hem liderlerin, hem de kalbin simgesi olması ne kadar anlamlı değil mi? Çünkü liderlik genellikle akıllla birlikte düşünülür. Liderler, hesaplı, stratejik, vizyoner kişilerdir. Ancak insanlığa duyulan sevgi, spontanelik, yaratıcılık ve duygular olmadıkça her lider eksik kalır.
Prenses Diana’yı kucaklamayı başaramayan Prens Charles, hayatı boyunca Kral olamadı. O, hep prens olarak kaldı. Diana’nın mesajını alabilseydi, hayatına katabileceği hazineyi görseydi, farklı mı olurdu? Bilmiyoruz.
Bu tutulma akıl ve gönül arasında. Birinden birini seçin demiyor aslında. ”Karşı karşıya geldiği durumlarda bile, yani bugün güneşle ayın karşı karşıya durduğu gibi; bilin ki güneş de, ay da sizin bir parçanız, sizden ayrı değil. Eğer duygularınızı, dişil yönünüzü, şefkatinizi uzun süredir yadsıdıysanız, artık hatırlayın.”
diyor. Ya da ben öyle yorumluyorum 🙂