Medeniyet
Aklını kullanma hürriyetini çöpe atıp bir başkasına biat eden,
Öz’ünün hürriyetine sırtını dönüp kerameti kendinden menkul sözde “pir, şeyh, şıh, guru, usta” peşinde koşan…
Tembel olduğundan her şeyi armut piş ağzıma düş bir “sözde bilen”den bekleyen,
iradesini bir başkasına teslim eden,
sözde “din, iman, sevgi” sözcükleri ile yakanıza yapışan…
Çağdaş gibi görünüp taassubun bataklığına boğazına kadar batan,
içi boş “insansız insanların” bir yığın misali üzerinize abandığı günlerde…
“Bayramların Bayramı”nı bizlere hediye eden Atatürk’ün şu deyişi kulaklarda çınlasın:
“Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır!”