Modern İnsanın Trajedisi
Bir yanda yapmak zorunda kaldıkların, diğer yanda yapmayı istediklerin ve arada, gittikçe açılan boşlukta, dibe doğru süzülen sen.
Modern insanın trajedisi bu mu?
İnsanlar, önlerine konulan kurguyu ‘hayat’ diye bildiklerinden, o kurgunun içinde kendileri için tanımlanmış rollerin dışına çıkamıyorlar.
Zamanla insan, gardiyanı da, savcısı da, yargıcı da, mahkümu da kendisi olduğu bir esaret kuyusunu, elleriyle kazıp içine sığınıyor.
Böylelikle, kendinden her geçen gün biraz daha uzaklaşarak, o içindeki kuyunun nesnesine dönüşen insan, yapmak zorunda kaldıklarını varoluş nedeni sanıyor.
Gündelik hayatın ezberlenmiş rutininde, kendini taklit etmeyi bile beceremez hale gelmiş insan suretlerinden ibaret bir sürüye dönüşüyoruz.
Oysa insan ruhunun derinlerinde hürriyet arzusu yatar, bu nedenledir ki kuyuya düşmüş halimizin acısıdır ruhumuzdan çehremize yansıyan.