Mustafa Kemal
Bir lideri büyük yapan sadece onun yönetici vasıfları değil, bilgeliğidir. Nitekim Roma İmparatorluğunu Roma yapan büyük beş imparatorun ortak özelliği her birinin bilgeliğidir. Bu imparatorlardan Marcus Aurelius’un sözleri halen sosyal medyada karşımıza çıkar durur. Keza yine tarihe baktığımızda nice büyük liderin ardında derin bir bilgelik yattığını görebiliriz. Mesela Osmanlı’da beni en etkileyen lider Fatih Sultan Mehmet’tir. Fatih’i yetiştiren kimdir? Akşemsettin. Akşemsettin’i yetiştiren kimdir? Hacı Bayram Veli. Anadolu Bilgeliğinin temel taşlarından…
Bu sabah karşıma çıkan ve aslında çok iyi bildiğimiz bir paragraf beni bu satırları yazmaya itti:
“İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik geçici Mustafa Kemal… İkinci Mustafa Kemal, onu ‘ben’ kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni yaşam ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim girişimlerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!”
Arkadaş, bizim yıllardır kendini tanıma yolculuğumuzda keşfetmeye çalıştığımız neydi? BEN. O, hepimizin ortak, büyük, ilahi, sürekli yenilenen ve güncellenen, kutsi ruhu değil mi? İşte o yüksek BEN, ete kemiğe büründüm Mustafa Kemal olarak göründüm demiyor mu bu sözlerde? Anlattığı her birimizin içindeki yücelik, ululuk, bilgelik değil mi?
İşte bu yüzden O’nu bu kadar çok seviyoruz. Sadece “bizi düşmanlardan kurtardığı” için değil. Bize hakikatin yolunu bilgece, tevazu içinde ve asil bir duruşla gösterdiği için. Menfi çıkarlarının peşinde koşmayıp, insanlığa hizmetin örneği olduğu için. Ve de asaletin, “Benim babam kral, o zaman ben asilim” demek olmadığını, her birimize ruhlarımızdaki asaleti hatırlattığı için…
“Mustafa” ismi “Maddî mânevî yönden arıtılıp saf ve seçkin duruma getirilmiş” anlamına gelir. Bu, ruhun seçkinliğini ifade eder. Kemal ise “olgunlaşma”dır. Yani Mustafa Kemal, ruhtaki saflığın, seçkinliğin olgunlaşmış halini ifade eder. Bu hal, “İnsan-ı Kamil” olarak ifade bulmuştur. İnsan-ı Kamil de her bir ruhtaki saflığı ve asaleti bilip; varlığı ve yaşamı ile bize BİZi hatırlatan, her birimizde varolan aydınlığın çırasını tutuşturandır. Yoksa kitabi bilgileri öğrenmekle aydın olunmaz, bilakis ruhsal olgunlukla birleşmemiş bilgi kibre götürür. Kendini diğer herkesten üstün görme haline sokar. Bu da ruhtan değil; egodan gelen, ayrıştırıcı bir durumdur.
Hakiki bir aydın, yüzünü buruşturup çevresini sürekli eleştiren, memnuniyetsiz bir halde etrafını aşağılayan değildir. Olan bitenin farkında olarak, varlığındaki nuru yayandır. Bir deniz feneri gibi en dalgalı denizde bile yol gösterendir.
İşte Atatürk’ün sözlerinde bahsettiği Mustafa Kemal olma hali budur benim için.
Ruhlarımızdaki Mustafa’yı Kemaliyetle kucaklaştırıp her daim insanlığın hizmetinde olmamız dileğiyle…