felsefe taşı

Ne Olmalıydı, Ne Oldu

Ne Olmalıydı, Ne Oldu
Aralık 08
11:56 2015

2015 bitmek üzere.
İnsanoğlu, M.Ö. 10 binlerde farklı merkezlerde birbirinden bağımsız olarak tarıma geçti. Tarihçilerin Tarım Devrimi adını verdikleri bu olay, insanı, göçebelikten yerleşik düzene geçirdi. Yerleşik düzen, uygarlık, sivillik demekti.
Fakat insanın hikâyesi Tarım Devrimi’nden çok önce başladı. Tarıma kadar on binlerce yıl varlığını avcı-toplayıcılıkla sürdürdü. İzini bıraktı, savaştı, çoğaldı, kısaca yaşadı.

Bu sürede insan, yemek için savaştı. Uygun eş için mücadele etti. Avlandı, bazen av oldu. Alet yaptı, aletleriyle daha yeni ve işlevsel aletler icat etti. Muhtemelen tesadüflerle tarımı keşfedip ziraata adım attı, ekip biçmeyi öğrendi. Tekerlek ve ateşten yararlandı. Ticaret yaptı. Her adımında bir önceki adımların bilgilerini kullandı. Yazıyı icat etti. Önce ticaretini kayıt altına aldı yazıyla, matematik çıktı ortaya. Sonra hukuk metinleri ve günlük hayatını not aldı. Mezarlara kayıt düştü, göçüp giden ruhlara saygı adına. Tapınaklar yapıp kurbanlar sundu ilahlarına. Ve ilahları adına metinler yazıp kutsiyeti icat etti.

Şehirler yaptı. Düzen getirdi. Güvenliği sağladı, savunmayı geliştirdi. Sonra eğitimin gereğini gördü. Müzik ve resimle ruhunu zenginleştirdi veya zaten zengin olan ruhunu ifade etti. Oyunlar oynadı. Silahlar yaptı. Hep savaştı ama hep ticaret de yaptı. Parayı icat etti. Şehirlerini birleştirip devletleşti. Devleti ve yasaları geliştirdi. Hükümdarlığa anlam kattı, hükmetti, hükmedildi. İmparatorluklar kurdu. Yeni kaynaklar aradı, bazen bulduğu kaynağın eski sahibini ortadan kaldırdı. Zaferler kazandı ama mutlaka yenildi de.

Merak etti her şeyi. Öğrenmek için can attı. Aynı merakı paylaşanlarla birleşti. Yaşadığı gezegeni tanımaya çalıştı. Okyanuslara açıldı. Astronomi, felsefe, matematik, geometri, optik ve tıp ve daha niceleri ile yoğruldu. Tanıdıkça ve öğrendikçe daha ne kadar çok şey bilmediğini anladı. Öğrenmeye devam etti.
Kitaplar yazdı mum ışığında. Matbaayı kullandı kolunun gücüyle. Elektriği indirdi gökten yere, makineler yaptı artık kolunun gücüne gereksinmeyen. Sanatta doruğa çıkıp, bilimde hayal bile edilemeyecek noktalara vardı.

2015’teki bilgi birikimimiz, hayal gücümüzü bile zorlayacak boyutta. Geçmiş çağların bilgisini harmanlayıp üzerine sürekli yenilerini ilave eden toplumlar, artık Güneş sisteminin bile dışına makine gönderebiliyorlar. Kendi yaptığımız makine ile Plüton’un fotoğrafını çektik!

Bu sıralamaya kulak asıldığında insanlığın artık mutlu, refah içinde, işinden çıkıp bir sergide rahatlayan, ardından dostlarıyla güzel bir yemek yiyip tiyatroya giden, okuyan, yeni şeyler öğrenip üzerine yenilerini koymak için çırpınan, barış içinde, savaşları yalnızca tarih kitaplarından öğrenen bir yapıda olması beklenirken…
İnsanlığın bir kısmı hâlâ ortaçağı bile aşamamış…

Bir kısmı hep aç…
Bir kısmı kronik cahil…
Bir kısmı sürekli sefil…
Bir kısmında sanatın adı bile yok.

Diğer bir kısmı ise olması gereken, umulan, beklenen hayata kavuşmuş. Fakat onlar da “kavuşamamışların” derdine istemeseler de ortaklar.
Bu uçurumu hiçbir jargonla ifade edemez, ne kapitalizmle, ne sömürgecilikle, ne talihle açıklayabiliriz. Sömürülmek mi? Dik dur sömürülme! Kapitalizm mi? Kendi kaynaklarına akılla sahip çık, kapital senin olsun.

Dünyanın, olması gereken hayata kavuşmuş kısmıyla kavuşmamış kısmının belirgin coğrafyaları bize yanıtı vermeli. Çözümse akıl ve bilimle bulunmalı. Aksi halde sefalet, refahı yiyip bitirebilir. Üstelik burası Dünya, kaçacak yer de yok!
“İnsanlık şu seviyeye ulaştı…” diye gururlu söylevler verirken keşke bütün insanlığı kastediyor olabilsek. Ama bir kısmı Plüton’un fotoğrafını çekerken diğer kısmı hâlâ iyi bir şey yaptığına inanarak cinayetler işliyor, kan akıtıyor, yaşatmaya çalışması gerekirken yok etmeye odaklı.

Bu nedenle kalın harflerle tekrar yazmalı ve o büyük insanı hatırlamalıyız. Ve “bizim” olduğu için de yeniden gurur duymalıyız:
“Hayatta en gerçek yol gösterici bilimdir. Bilim dışında yol gösterici aramak ihmaldir(gaflet), doğru yoldan sapmaktır(dalâlet), cehalettir.”
Beklenen hayata kavuşmak için adımlar atabileceğimiz mutlu bir yıl dilerim.

3.655 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • Dijital Mızrağa Av OlmakDijital Mızrağa Av Olmak Demokrasinin yapamadığını internet yapabilir mi? Demokratlaşma sürecinde aracı olanlar, aracı gerektirmeyen internet ile barışık olabilir mi? Teknoloji bir araçtır. Dijital olsun […]
  • Cellat ve kurban ikilemiCellat ve kurban ikilemi Dün bir futbol kulübü başkanı maçta hakemlere kızdı "silahım olsa vururdum, samimi söylüyorum. Kendime nasıl hakim olayım, iyi ki yoktu" dedi. İyi ki yokmuş....! Hakem direkten […]
  • İstanbul’un Lezzet Fenomeni Can Obaİstanbul’un Lezzet Fenomeni Can Oba İstanbul’un en karmaşık ve yoğun semtlerinden Sirkeci’nin aralarında kebapçı, bol kepçe ucuz esnaf lokantaları, dönerciler ve pidecilerin bulunduğu Hocapaşa sokağına gizlenmiş ancak pırıl […]
  • Atatürk’ün dahice fikirlerinden bir tanesi daha…Atatürk’ün dahice fikirlerinden bir tanesi daha… Bir kitabı yarım asır fark ile ikinci kez okuyorum: o zamanlar hangi konulara önem vermişim, şimdi neye dikkat ediyorum; onu tartıyorum.. Kitabın ismi: Jacques Benoit-Méchin’in […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Kasım 2024
P S Ç P C C P
« Eyl    
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930  

Arşivler