Neden hala suretlere takılıyorsun?
Dünyada 7 milyar insan var ve her insan farklıdır. Herkes kendine özel.
Her insanın kendine has bir mizacı, kişiliği ve yetkinlikleri var.
Herkes kendi kaderini yaşar, neyse kaderi onu çeker hayatına.
İnsanlar aynı şirketler gibi kıt kaynaklar ışığında kendi çıkarlarını maksimize etmek isterler. Bunu biliçsizce id, ego, süper-ego, mizaç, davranış kalıplarının yansıması olan kişilik maskeleri ile bilinçsizce yaparlar.
İnsan “ben seçtim!!!” dese de 360 derece onu sarıp sarmalayan maddesel, enerjetik ve ruhsal tesirlerle karar verir. Hadiseler karşısında etkilenerek karar alır.
Her birimiz geçmişimizde öğrendiğimiz davranış kalıplarımız ile duygu-düşünce-davranış kısır döngüsü içinde kendini gerçekleştiren kehanet makineleri gibi otomatik tepkilerle davranırız.
Burası bir kozmik tiyatro sahnesi ve herbirimizin özel bir rolü var. İyi-kötü, güzel, çirkin, doğru-yanlış hepsi hakikat madalyonunun farklı yüzleri olduğuna göre hepsinin bu alemde bir yeri ve var oluş sebebi var. Hepsi O’nun parçası.
İnsan VUCA özellikler gösteren bir evrende hakikatin tamamını göremez. Hakikatin küçük bir parçası olan gerçeği ise kendi kabı kadar algılar.
V – VOLATILITY, yani hayatın iniş çıkışlarından oluşan DALGALANMA
U – UNCERTAINTY, yani BELİRSİZLİK
C – COMPLEXITY, yani KARMAŞIKLIK
A – AMBIGUITY, yan, BİLİNMEZLİK
İnsanlar duygularıyla fiziksel dünyayla özdeşleşir ve maddesel olana bağlanır.
Var oluş nötrdür ve iyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin bizlerin zihin haritalarımızın yorumlarıdır. Bu yüzden, iyi, doğru, güzel, faydalı ve adil olanın hepsi zamana ve mekana göre değişkendir.
Sen bu fizik beden değilsin. Çok daha fazlasısın. Kendi ruhuna ve başkalarının ruhuna baktığında daha fazlasını bulacaksın.
HAL BUYSA EĞER. İNSANLARA, OLAYLARA, DURUMLARA NEDEN TAKILIYORSUN HALA?
NEDEN ZAHİR TUZAKLARA KAPILIP BATINI KAÇIRIYORSUN GÖZDEN?
NEDEN SURETTEN SİRETE GEÇEMİYOR, MANA KANADINI AÇIP GÖKLERE YÜKSELEMİYORSUN?
NEDEN OLANI OLDUĞU GİBİ KABUL EDEMİYORSUN?
Bu yazıyı aslında kendime yazıyorum. Ne kadar yazsak, anlatsak da ten kafesindeki beşeriz işte ve hatalar yapıyoruz elbet. Fikir hataları, yorum hataları, düşünce hataları, davranış hataları… Beşer şaşar derler ya işte o misal. O yüzden kendimi kendime hatırlatmak için kısa bir yazı yazayım istedim…
Dilerim olanı olduğu gibi kabul edip, kendimizi, insanları, dünyayı, hayatı, kainatı, var olan her şeyi olduğu gibi kabul edip, farklılıkların çeşitsel zenginliği ile daha mutlu ve mesut yaşarız.