Neden Meryem?
Sahi neden Meryem?
(ya da Maria, Marie, Mairam, Maryam, Miryam…)
Gelin, önce M’den başlayalım.
M’nin bir ucunu sabitleyin, diğer ucundan çekiştirin biraz.
Dalgalar oluşana kadar çektiniz mi?
Evet, bu su.
Mısır hiyeroglifinde, Sami dillerinde suyun karşılığı olan piktogram bu dur.
Fenikeliler suyun karşılığı olan bu dalgaları biraz deforme edip, aşağıdaki hale getirmişler.
Kızmamak lazım.
İbrani alfabesinde n harfine doğru bir dönüş olmuş. Ama harf sululuğundan birşey kaybetmemiş.
Yahudilerin yaradılış kitabı Sefer Yetzirah’da mem harfi suların hakimi/kralı olarak biliniyor.
İlerde göreceğiz, suya dair sözcükleri hep M ile başlamış.
Bir büyük laf edelim (bu yazıda küçük laf olmayacak sanki): M rezonanstır. M bir şekilde, titreşime, dalgalanmaya, rezonansa dairdir gibi gelir bana. Evrenin özünde rezonans mı var?
Peki ya doğumun, ya doğuşun, duyuşun?
Ne bileyim? Benimki spekülasyon, bilecek olan sizsiniz.
Hele bir Om Mani Padme Hum çekin de bakın, M’den ve de titereşimden gayrı bir şey var mı verilen nefesin içinde.
Haydi bir zihin açıcı, yürek ferahlatıcı soru: Rezonans dişi midir?
Beni bu polemik kuyularına sürüklemeyin, bana kalırsa doğurduğu ve ürettiği için elbette dişidir ama, evrenin cinsiyetini tespit işi de bu fakirden sorulmamalı, di mi ya?
Hadi, lafı fazla titreştirmeden Meryem Anamıza ulaşalım.
Pek muhtemeldir ki Meryem’in öncülü Maya (Maja, Maia) idi.
Hindu’larda kadın adı Maya. Sanskritçede yanılsama (illüzyon) demek.
Kraliçe Maya, Siddartha Gautama’nın, yani Buda’nın annesi.
İbrani dilinde Maya, Ma’ayan olarak okunduğunda ilkbahar demek.
Eski Yunan’da ve Roma’da Maya önemli bir dişi mitolojik karakter (tanrı Vulkan’ın eşi, yeryüzü/toprak tanrıçası).
Maya kimi dilere Maria, Mary olarak geçmiş.
Kimi dillerde, önüne bir “A” almış Amalia olmuş, Amaya olmuş.
Kimi dillerde (Japonca gibi), Mayaka veya Mayako olmuş.
(Japonya’da Maya dağı Buda’nın annesine adanmış bir dağ mesela)
Bu arada Japonca’da Maya ismi “hakikat” anlamına geliyor.
Buda’nın, İsa’nın, Hermes’in anneleri, Musa’nın kız kardeşi hep aynı isime sahipler:
Maya – Maja – Maia – Maria – Miryam, Meryem…
Ne tesadüf?
Tesadüf mü? O da ne?
Anadolu’da bir zamanlar yaygın kullanılmış olan Luwi dilinde “Ama” veya “Ma” ana tanrıça demek.
Ma’nın (Mama, Mother gibi) pek çok dilde Anne’nin kısaltılmışı olduğunu da biliyoruz, bilmesek de biliyormuş gibi yapıyoruz bir süreliğine.
(Büyük olasılıka “Ana” da burdan geliyor; ya Anna, Ann, Anne…?)
İşin sırrı şurda ki “Maya” Eski Hint dilinde “su” demek.
Arapça’da da “Ma” su demek, “Mai” veya “Mayi” de suya ait olan.
Marin ne peki?
Mare, marin, maris, mori,…
Hatta suya dair renk olan “mavi” de ordan geliyor ya, neyse işi karıştırıp okuru kaçırmayalım.
Ey muhterem okur, orada mısın?
Kaçmak yok, sabret bitiyor.
Mah’yim (Mayim) İbranice’de su demek.
Hint – İbrani ve Arap dillerinde Ma-Mai-Maia-Maya “su” ise…
Onların çocukları da su’dan doğmuş olanlar oluyor.
Mesela Musa!
Mosheh, Moşe, Moses, Musa… sudan çekip çıkartılmış olan, su’da doğan demek. (bu Musa’nın inisiye ismi olmalı)
Nitekim, efsaneye göre Musa nehirdeki sepetten çıkartılır.
Peki, neden bu mübarek oğullar su’dan doğdular?
Çok basit, su kutsaldır.
Tarih boyu, dünyanın her yerinde su gökden, Baba’dan gelir, kutsaldır, arındırır, temizler.
Su’dan çıkanlar veya suya girip çıkanlar veya su’da yıkananlar bir anlamda arınıp yeniden doğmuşlardır.
Diyeceksiniz ki, “su babadan geliyorsa, nasıl dişil oluyor?” Bu işler böyle, dişil ile eril hep içiçedir, bir bedendeki sağ ve sol yan gibi, yanlara değil de bedene bakıldığında iş değişir. Parçalara ayırıp, anlamaya kalktınızmı, hoşgeldin körleşme.
Sudan çıkıp, yeniden doğmuş olanlar, önlerindeki yeni kapıdan girmek için ardlarındakini suyla temizler, yeni ve arı bir bilinçle, yeni odaya girerler.
Bu yeni hayattır.
Yeni hayat yanında bereketi, canlılığı getirir.
Yeryüzünde hayat ne zaman canlanır, ortalık fokurdamaya başlar?
Toprak ısınır, bitkiye su yürür, kurbağa esneyerek derin uykusundan başını kaldırır.
Ne zaman toprak ana tüm oğullarını doğurmak için “hazırım” der?
Mayıs ayı.
Maya, Maia, May, Mayıs yani!
Biz de o ay içinde, suyla ve güneşle toprak ananın uyanışını, Hızır-İlyas gününde kutlarız.
(unutmadan, Çince de “Mei” genç kız demek)