Nifak ve Nifakçı
“Sen yolunda yürü, bırak onlar ne derse desin”. Horace
Nifak; ikiyüzlülük, arabozmak ve kötülüktür. Arabozucu, durmaksızın fitne ve fesat çıkartır. Ektiği pislik tohumları ile huzursuzluk yaratmak ister. Arkadan çalışır, muhatabını diğerine karşı biler. Söyleyemediklerini, yapamadıklarını aracı vasıtası ile yaşatmak ister. Nifakçının beyni işlevini yitirmiş, benliği çürümüş ve dili zehir kusmaktadır. Nifakçı yaşayan bir ölüdür. Yunan mitolojisinde nifak Tanrıçası Eris’tir. Ortalığı karıştırır, bozguncu, haris ve kıskançtır. Eris, fesat ve kavga tanrıçasıdır.
Ucuz avam numaraların, şark kurnazlıklarının müsebbibidir. Her konuya burnunu sokmak ister ve burnu o malumdan ömür boyu çıkamaz. Gizli niyetlerini, kendi isteklerini, egosal kusmuklarını bir maşa aracılığı ile yaptırmak için ahmakça çabalar durur. Zekâ yoksunu nifakçı kendinden daha kafasız bir işbirlikçi bulursa onu işler durur. Aklı evvel nifakçı her daim odunu sobaya verir, ateşi körükler ve ellerini ovuşturarak nasibine ne tür bir fayda çıkacağını bekler.
Nifak, kafası çalışmayan şahsiyetlerin büyük hastalılarındandır. Boş, anlamsız, mutsuz, tek düze, depresif yaşam ve bir baltaya sap olamama sonucu ona buna sarkmak kaçınılmaz olur. Nifakçı bulduğu madene damardan yaklaşmasını bilir. Kıt zekâ seviyesini sadece burada işletebilir. Çiftlere akrabalar ya da yakınlar tarafından sıkça nifak tohumu ekmek biçiminde sırnaşılması geneldir.
Herkesi kendi gibi zekâ özürlü sanan nifakçı sağlam bir aile yapısında muhatabına yılışamaz, yılışsa dahi ağzının payını alıp derhal kendi domuz ahırına geri döner. Nifakçı sabırlıdır, tohumu eker ve zaman içerisinde de sulamayı unutmaz. En can alıcı nereden gireceğini bulur, yarayı kaşır, kanatır ve zaman içerisinde tekrar kanatır. Nifakçı bir parazittir. Kendi başına birey olarak yaşayamaz. O bir asalaktır, kan emicidir. Sözde sevdiklerinin mutlulukları, huzurları ile beslenir.
Nifakçı kendince muhatabını koruyor, hakkını savunuyor izlenimi verdirir. Galeyana getiricidir. Aile içine yılandili ile pisliğini kusar ve geri çekilir. Kendi çocuğunu ya da akrabasını savunuyor görünür ve bir “biz ve onlar” kampı kurar. Her kapının ardının ayrı bir “biz” olduğunu idrak edemeyecek kadar beyinsizdir. Muhatabına “Bizim hakkımızı koru, savaş, rest çek, daha cengâver ol, onlar şöyle-böyle vs…” diye nifak tohumlarını atar. Bunun bir yerde bir şekilde dile getirileceğini umut eder. Eğer ahmak bir işbirlikçi mevcutsa bu ekilen tohumlar bir şekilde fırsat bulununca filizlendirilmeye kalkışılır ve ailenin huzuru kaçar. Nifakçı, sonucunu almak için belli aralıklarla ateşi besler. “Aile gibi aileler”de bu yılışıklar daha ilk teşebbüslerinde muhatabın elinin tersi ile iki seksen uzanırlar.
İşbirliği beklentisi ile eşi yakınına, çocuğu babasına, eşleri birbirine şikâyet etmeye, hakkında olumsuz konuşmaya, haber yetiştirmeye yeltenen aile içine nifak sokucu aciz karakterler de ne yazık ki bu dünyada beyhude yer işgal etmektedirler. Bu lüzumsuz tipler hemen nifak tohumu serpmek için karı-kocanın ayrı ayrı egosuna oynarlar.
Nifakçı sahte, boyalı, ikiyüzlü iyilik gösterilerinin aranan oyuncusudur. Büyük hareketleri ile hedeflediği avını etkilemeye çalışır. Amiyane tabir ile aptala yatmaya da bayılır. Nifakçı bir maden bulmazsa işleyemez. Mutlaka işlenmek için hazır kafasız, ona biat eden bir maden gereklidir. Maden aptallaştırılarak kıvamına getirilir ve matkap çalıştırılır. Nifakçı alttan girer üstten çıkar matkabı ile muhatabını oyar durur ve içini boşaltır. Sonra muhatap farkında olmadan bir bakar ki nifakçının pis dilinde konuşmaya başlamıştır. Nifakçının hedeflediği zayıf halka, bir anda garip söylemler edinir. Kraldan çok kralcı olur, dış kapının mandallarının avam ağzından konuşur ve ailenin ağzının tadı kalmaz, ahenk bozulur ve birliktelik darmadağın olur.
Eziği oynamak beyinsiz nifakçının sıkça başvurduğu bir taktiktir. Çoğunlukla sadece aptallarda işe yarayabilir. Eziği oynayan ruhsuz, gözyaşlarını kullanmayı da ihmal etmez. Elinde damardan kullanacağı ne barut varsa egosu için kullanır. Her daim sirayet eder, laftan anlamaz bir yüzsüzdür. Onur, onların sözlüğünde karşısında hiçbir şey yazmayan bir kavramdır. İlkesiz, prensipsiz, omurgasız ve haysiyetsiz yaşamların bedbaht temsilcileridir.
Konu aile ise nifakçı çoğunlukla aile büyüklerinden biridir. Çocuğuna zerre kadar saygısı olmadığından alttan alttan kemirerek kendi menfaatine çalışır. Nifak toplum hayatının her alanında bireyin karşısına çıkar. Ailede, çalışma hayatında, sosyal etkileşimlerde nerede insan varsa orada bu rezillik de vardır. İnsana benzemez yığın kirli sözcüklerle yaşamları karatmaya çabalarken aydınlamış, bilinçli gerçek insan Zerdüşt’ün önemli sözündeki gibi “düşünce iyi düşünülsün, söz iyi söylensin, iş iyi yapılsın” der. Akil insan düşüncesinden, sözünden ve eyleminden tam sorumludur. Bunun bilinci ile düşüncesine hâkimdir, sözünü kontrol eder ve eylemini de kendine yakışır asalette gerçekleştirir.
“Hayal kırıklığı yoktur, sadece yüksek beklenti vardır”. Kızılderili Atasözü