Nokta
Bir noktaya ulaşmak gerek;
Her şeyin görülebildiği,
Hiç bir yalanın,
Hiç bir şeyin ardına saklanamadığı
apaçık ifşa olduğu; görüldüğü o nokta…
İnsanların telaşlı karıncalar gibi koşturduğu,
Mutsuz ve amaçsız geçen zamanının farkında olmadığının da görüldüğü o nokta…
Bulutlara ve dünyanın güzelliklerine daha yakın,
Daha sakin,
Daha “sen” olduğun o nokta…
Dimdik durup bakmamak gerek belki;
Ardında uzanan geniş ovaya…
Rüzgar ürpertse de aldırış etmemeli…
“Yüksektesin; ürpermenin keyfini çıkart” demeli iç sesin…
Tek bir adım bile atacak geleceğin olmamalı,
Durduğun o dik ve sivri kaya üzerinde…
Güneş ışıklarını yavaşça değişen açılarını,
Geçen her günü bir gün öncesinden daha parlak mı yoksa yine aynı mı olduğunu düşünmemelisin…
Üçgenin iç acılarını toplamaya kalkıp,
kendi iç acılarınla karşılaştırmayı da…
Bir bulut yaklaşır yükseklerden,
Bembeyaz ve sakin…
Değince yüzüne gözlerini kapatıp,
O bulutla da gitmeyi düşleyebilmelisin…
Şimdi bak çevrene;
“o nokta”da mısın?