felsefe taşı

SAMUEL TAYLOR COLERİDGE’İN YAŞLI GEMİCİ KİTABINA BİR BAKIŞ

SAMUEL TAYLOR COLERİDGE’İN  YAŞLI GEMİCİ KİTABINA BİR BAKIŞ
Kasım 23
12:04 2021

1772’de İngiltere’nin Devonshire şehrinde doğan Coleridge, 10 kardeşin en küçüğüydü.Babasının ölümünden sonra istemediği bir okula gönderiliyor ve okuldan eve çıkmasına nadiren izin veriliyor.Duygusal olarak zarar gördüğü bu yıllar daha sonra ‘Geceyarısı ayaz ‘ isimli şiirine yansımıştır.23 yaşında William Wordsworth gibi çok büyük bir şairin en yakın dostlarından biri olur. Coleridge 26 yaşındayken ortak kitapları ‘‘ Lirik Balad ’’ları yayımlandı ki bu İngiliz romantizminin başlangıç noktası kabul edilir.Bugün bakış atmaya çalışacağım ‘’ Yaşlı gemici ‘’ daha 26 yaşındayken yazdığı ve İngiliz Edebiyatının en büyük şiirlerinden sayılmıştır.

Coleridge , çok okur, durmadan okur,en ücra konularda okur .Zaten kendisi de ‘’elime ne geçse okurdum’’ demiştir.
Ben bu önemli kitabı İletişim yayınlarından Orhan Pamuk’un önsözü ,Şavkar Altınel’in sonsözü ve Gustave Dore’in gravürleriye çıkan baskısıyla okudum.

Çevirmeni 1953 İstanbul doğumlu şair Şavkar Altınel. 1972’de Robert Kolejini bitiren Şavkar Altınel, 1976’da ABD’de Chicago Üniversitesi’nden mezun oldu. Daha sonra İngiltere’ye giden Altınel burada Glasgow Üniversitesi’nde İngiliz edebiyatı üzerine doktora eğitimi gördü. 1980’de serbest editör olarak çalışmaya başladı. 1994’ten sonra ise serbest çevirmenlik yaptı. Şavkar Altınel, yaşamını halen İngiltere’de sürdürmektedir.

İçindeki müthiş çizimlerin sahibi Gustave Dore 1832, Strasbourg, Fransa doumlu. Ölüm tarihi ve yeri 1883 Paris, Fransa. Fransız ressam, illüstratör ve baskı resim sanatçısı. Doré genelde ahşap ve çelik oyma baskı resimler üzerinde çalıştı. İllüstratör olarak Fransa ve İngiltere’de basılan pek çok kitabı resimlendirdi. Doré’nin illüstrasyonlarını içeren ilk öykü, ressam on beş yaşındayken yayınlandı. Ardından Doré, Paris’te edebiyat illüstratörü olarak çalışmaya başladı. Kendisine verilen siparişler arasında Rabelais, Balzac, Milton ve Dante’ye ait eserleri resimlemek de vardı. 1853’te Doré’den Lord Byron’ın eserlerini resimlemesi istendi. Bu işin ardından ressam, İngiliz yayıncılardan, illüstrasyonlu yeni bir İncil baskısı da dahil olmak üzere birçok sipariş aldı. 1863’te Cervantes’in Don Kişot romanının Fransızca bir baskısına illüstrasyonlar hazırladı. Şövalye ile hizmetkârı Sancho Panza için yaptığı bu tasvirler büyük ün kazandı ve daha sonraki ressamların, sahne ve film tasarımcılarının Don Kişot yorumlarını etkiledi.

Gustave Dore için başka bir yazı en uygunu olacaktır, ama eğer bu yazıyı okuyorsanız mutlaka eserlerini inceleyin derim.
Romantik akımın hakim olduğu bir şiirdir yaşlı gemici ki Coleridge ‘de bu akımın içindeki şairlerdendir.Edebiyatta romantik eserin tipik bir örneği, kahramanın araftan yola çıkarak, genellkle büyülü ya da ruhsal deneyimlerle, masumiyetten, hüzünlü bir bilgeliğe aldığı yoldur. Deneyim kişiseldir.

Gelelim kısaca Yaşlı gemiciden bahsetmeye.
Orjinal adı ‘’ The Rime of the Ancient Mariner’’ dir.
Coleridge “Yaşlı Gemici” şiirine teolog Thomas Burnet’ten latince bir alıntıyla başlar.

“Evrende görünmeyen varlıkların sayısının görünenden daha fazla olduğuna inanmakta hiç güçlük çekmiyorum. Ama bunların familyalarını bize kim söyleyebilir? Ve her birinin önem derecesini, diğerlerine benzeyen ve onlardan farklı yanlarını ve işlevini kimden öğrenebiliriz? Ne yaparlar? Nerede yaşarlar? İnsan aklı her zaman bu konularda bilgi edinmeye çalışmış ama edinememiştir. Gene de bazen düşüncelerimizde bir resme bakar gibi daha büyük ve iyi bir dünyaya bakmanın yararlı olduğunu inkâr edemem. Bunu yapmayacak olursak, akıllarımız günlük hayatın sıradan konularına alışıp fazlasıyla büzülebilir ve yalnızca tümüyle önemsiz düşüncelere gömülebilir. Ama bir yandan da gerçek konusunda dikkatli olmalı, ölçüyü kaçırmamalı, kesin olanı olmayandan, gündüzü geceden ayırabilmeliyiz.”

Şiir, uzun bir deniz yolculuğundan dönen bir denizcinin deneyimlerini anlatır. Yaşlı gemici , bir düğüne gitmekte olan üç gençle tanışır.Bunlardan birini durdurur ve bir hikaye anlatmaya başlar.Düğün başlarken ve herkes içeri girerken bu gençle birlikte biz de yaşlı gemicinin geçmişte yaşadığı maceraları dinlemeye başlarız.

Başlangıçta genç direnir ama daha sonra meraklanmaya ve yaşlı denizcinin anlattıklarına odaklanmaya başlar.Denizci, hikayesiyle misafiri etkilemeyi başarır.Denizcinin hikayesi, gemisinin yolculuğa çıkmasıyla başlar.Başlangıçta her şey sakindir.Gemi güney kutbuna vardığında yoğun bir sis ve buzulla çevrelenir.Hiçbir canlının yaşamadığı bu diyarda mahsur kalmışlardır.Derken bir albatros sisi yarar,gemiye konar.Bu uğurlu kuş sayesinde buzullar yarılır ,ansızın çıkan rüzgarla yelkenler canlanır.Gemi kurtulur ve yol almaya başlar ama yaşlı gemici albatrosu bir ok atarak öldürür.Gemidekiler çok kızar, kutsal kuşun öldürülmesiyle her şeyin kötü gideceğini düşünürler. Ancak hava düzeldiğinde ve sis ortadan kalktığında mürettebatın fikirleri değişir.

Yaşlı denizcinin albatrosu öldürmesi, insanın doğaya hükmetme arzusunun bir örneğidir. Denizci, kutsal olana zorbalık eder, öldürerek onu sıradanlaştırır. Albatros’u öldürmek tanrıyla karşı işlenmiş bir suçtur. yaşlı denizci, kutsanmış olanı öldürerek tek bir niteliğe indirger: ölü.

Sonra rüzgar gemiyi Ekvator yakınlarına ıssız sulara yönlendirir. Gemideki mürettebat tekrar fikrini değiştirir , hep bunların Albatrosun öldürülmesiyle olduğunu düşünür ve ölü albatrosu yaşlı gemicinin boynuna asarlar. Albatrosun gemicinin boynuna asılması kutsal haçı simgeler.

Daha sonra doğa da denizciyi bu günahı için cezalandırır. Kuşun ölümü, engin sularla çevrili olmalarına rağmen denizcinin ve mürettebatın susuzlukla cezalandırılmasına yol açar.
Bu, onun günahlarının bir kefaretidir. Tatlı su kaynakları bittiği ve deniz suyu içilemeyecek kadar tuzlu olduğu için içecek bir damla suları bile yoktur.

Su,su, nereye baksan yalnızca su,
Güverte tahtaları çekti zamanla,
Su,su, nereye baksan yalnızca su,
Ama hiçbir yerde yok içecek bir damla
Denizci, konuşmak için durdurulamaz bir arzu duysa da susuzluğu buna izin vermez. Doğa, günahının kefareti olarak konuşma yeteneğini alır. Tekrar iletişim kurabilmek için boğazını ıslatmanın tek yolu kendi kanını içmektir.
içer…

Dua etmek ister edemez.Sonunda dua edebilmesine, ve yağmurun onu bir anlamda vaftiz etmesine rağmen ruhu kurtulmayacaktır. Sonuç olarak Yaşlı Gemici Tanrının yüceliğini etrafındakilere anlatmak üzere var olan tuhaf bir peygamber gibidir. Şiir pek çok Hiristiyan motifi ile yüklüdür.

Ah, o mutlu canlılar ! Hangi dil
Anlatabilirdi bu güzelliği gerçekten ?
Kalbimden fışkırdı derin bir sevgi,
Kutsadım onları fark etmeden :
Merhamet etmişti ki koruyucu azızım,
Kutsadım onları fark etmeden
Ben 200 yıldır her şairi, her felsefeciyi, her okuru semboller içinde düşünceden düşünceye sevk eden bu şiir hakkında daha fazla bir şey yazmayayım. Eminim okuyarak ve özellikle gravürlere bakarak bu kitaptan bu şiirden çok keyif alacaksınız.

1.137 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • Nikola TeslaNikola Tesla İcat Dünyasının Gizemli Prensi Nikola Tesla 19 ve 20. yüzyılın en ilginç bilim insanlarından biridir. Onun gizemli buluşları halen ilgi çekmektedir. Doğa olaylarını etkileyebildiği, […]
  • Üniversite 2.0Üniversite 2.0 Pandemi dünyadaki üniversite eğitim sistemini kökten değiştirebilir mi? Kuşaklar arası dijital uçurum sadece ülkemize ya da gelişmekte olan ülkelere özgü bir sorun değil. Dünyanın genel […]
  • Oyunla Özgürleşen DünyalarımızOyunla Özgürleşen Dünyalarımız Tanıdığım neredeyse herkes bir ya da bir kaç dizi izliyor. Peki yerli dizi izlemekle yabancı dizi izlemek deneyimleri arasında bir fark var mı? Dahası bunun kapitalizmin yarattığı korku […]
  • Carl Gustav JungCarl Gustav Jung “Kendi kalbine bakamayanın yaşamı bulanıktır; Kendi yüreğine bakabilme cesareti gösterenler gönlünün muradını keşfedenlerdir. Dışarıya bakan rüya görür, hayal dünyasında kaybolur, içeriye […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Kasım 2024
P S Ç P C C P
« Eyl    
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930  

Arşivler