Sanatkar
Bir avuç kuru toprak koydu önce,
Ardından biraz su…
Toprak ile su bir süre aynı kapta hareketsiz kaldılar.
Su, işleyemedi toprağa;
Toprak birleşemedi suyla bir anda…
Toprak biliyordu ki;
Su ile birleştiğinde artık toprak olarak kalamayacaktı…
Su da biliyordu ki toprak ile birleşince yepyeni bir forma kavuşacaktı…
Sonra sevgi dolu bir el toprak ile suyu avuçladı,
karıştırdı,
birleştirdi…
Ona sevgi aşıladı,
yaşam enerjisi verdi,
yönlendirdi ve sonunda
“Hamur” haline getirdi…
Hamur’dan sonrasıydı esas zor olan.
Ona şekil vermek,
işlemek gün be gün…
Güzel gözlerle baktı ona,
Kimsenin görmeyeceği pürüzleri gördü,
Kimsenin etmeyeceği eleştirileri etti kendi içinden…
Onunla ağladı, güldü…
Hamur gittikçe şekil aldı,
Şekil aldıkça sertleşti,
Sertleştikçe büyüdü,
Büyüdükçe kendi ayakları üzerinde duru oldu…
Önce ellerini çekti üzerinden,
Ellerini çekse de,
Gözü, kulağı, hisleri her zaman üzerlerindeydi;
Hem de kaç tane olurlarsa olsun eseri…
Hatta o kainatın her neresinde olursa olsun…
O, her zaman şekil verdiği eserine aynı;
sıcak,
eleştirel,
sevgi dolu,
yeryüzünde kimsenin bakamayacağı güzellikte baktı…
Tüm bunların karşılığında da
İnsanoğlunun dilindeki en sıcak ve güzel kokan sıfatı aldı;
4 harfli ve 2 hecelik kelime…
Anne…
Not:
– Dünya’nın en sıcak ve en güzel kokan sıfatı… Doğa’nın dişiye verdiği ayrıcalık.
– Adetten belirlenmiş; sadece bugün değil her gün Annelerimizin, Babalarımızın, Sevdiklerimizin günü…
– Bu vesile ile beni şekillendiren iki sanatkardan biri olan Melek annem Şayeste Gülen’i saygı ve minnetle anıyorum.