Satori (Komik bir aydınlanma hikayesi)
Her gün, her birimiz aynalarla haşır neşir halde yaşıyoruz. Saçım olmamış, yok sivilcem pörtlemiş, ay kaşlarım martı olmuş, aman göbeğim çıkmış… Derken oldukça sıkı fıkı bir ilişki içerisindeyiz aynalarla. Tüm bedensel sırlarımız aynalarda.Yani aynalar bizim sırdaşımız bile diyebiliriz.
Kimseye atamadığımız üç numaralı bakışları attığımız, kendimizle ergen kavgalar ettiğimiz, bazen arsızca laf soktuğumuz, bazen hayran hayran süzdüğümüz veya gözyaşı döktüğümüz kısacası duygusal dalgalanmarımızı da çok iyi bilen dostlardır aynalar… Ağzı vardır dili yoktur gariplerin.
Şuan karşımda bir ayna var. Beni bu satırları yazmaya zorlayan da onun varlığı sanırım. Bu ayna şimdi dile gelse keşke diye düşünüyorum. Yok yok Dünya’daki en güzel hatun ben miyim? diye sormayacağım vallahi. Dile gelse de bana bir anlatıverse burada neler oluyor? Ben aslında kimim? Veya biz aslında kimiz? Bunları yazarken karşımda ki aynada hafif tebessüm eden yüzümü görebiliyorum yan gözle. Durumumu biliyor. Açılmamı bekliyor hain ayna. Deneyeceğim, karar verdim. Konuşmalıyım artık aynayla. Nasıl olsa tüm deliliklerimden haberdar. Ha bir eksik, ha bir fazla farketmez…
Bir süre kendi suretimde gözlerimin içine bakıyorum. Tabiri caizse trene bakar gibi bakıyorum… geçen zaman önemli değil. Saçım, başım, önemli değil. Düşünce de yok yalnızca göz bebeklerimde ki yabancı derinlik var…Sessizliğe teslim oluyorum…
Sessizliklerin içinden kendiminkine çok benzettiğim bir ses geliyor. Ancak konuşan ben değilim. Ben hala anlamsızca trene bakıyorum.
“Satori…”
Yok yok ‘satori’ mi dedi o? Ne diyor bu ayna? Ne alakası var ‘satori’nin? En iyisi kendisine sorayım.
“Sevgili ayna. Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Satoriyi nerden biliyorsun?Satori; zen budizmine göre ani ruhsal aydınlanma durumudur.”
Ve yine benim sesim olduğunu düşündüğüm sesle cevabı yapıştırıveriyor.
“Satori şu an içinde bulunduğun durum. Merak etmiyor muydun kendini. İşte Satori durumundasın. Ve şimdi aydınlanıyorsun. Kutlarım bütüne hoşgeldin…”
“Şaka yapıyorsun sanırım. Beni tanıyorsun diye kendimi soruyordum sana. Ve Satorideyim şimdi öyle mi? Ben kimim diyorum?cevap ver öyleyse.”
Bir süre sessizlik oluyor. Sanırım aradan yaramaz egom geçmiş olmalı. Ben yine treni beklemeye devam edeyim. Hah! Geldi galiba, konuşuyor…
“Senelerdir seni ve diğerlerini izliyoruz. Bedenlerinizle, kusurlarınızla amansız uğraşınızı, kendinize eziyetlerinizi, bazen komik hallerinizi izliyoruz. Ama eğer kim olduğunu sorarsan söyleyeyim. Sen bedenin değilsin.”
Bu cevaptan tatmin olmamıştım ki ikincisi gelmeye başladı.
“Tüm ruh hallerinizi, duygularınızı da yüzünüzden okuyoruz. Sinirinizi, aşık olduğunuzda oluşan garip ifadenizi, mutluluğunuzu…Kısaca tüm hislerinizin de yakın takipçisiyiz. Ama eğer kim olduğunu merak edersen söyleyeyim. Sen duyguların da değilsin.”
Hayal kırıklığına uğramıştım. Bu nasıl olabilirdi?
“Ben bedenim değilim. Anlıyorum. Peki bana nasıl duygularım da olmadığımı söylersin? Neyim ben bir hiç miyim?”
“Tüm düşüncelerinizi de biliyoruz. Ve sen düşüncelerinin toplamı bile değilsin. Düşünceler oluşur ve duygular da oluşur. Oysa ki sen zaten baştan beri orada olansın.”
“Ah! Anlıyorum işleri karıştırmaya kararlısın sen sevgili ayna! Peki öyleyse ayna ayna söyle bana ben gerçekte kimim?”
Ayna susmuştu. Onu küstürdüm sanırım. Veya Satori’den çıktım. Bu Satori durumunu da sevdim sanırım. Daha derine inmeliyim öyleyse. Gözbebeklerimin yabancılığına odaklandım ve öylece bakmaya devam ettim.
“İşte buradasın.” dedi.
“Ben buradayım da senin bu şakacılığın ne olacak? Aydınlanmaya çalışıyorum burada.”
“işte sen tam olarak buradasın. Ve tam da şuanda aydınlanıyorsun. Sen bedenin olmayansın, sen düşüncelerin de değilsin, duygularından da muafsın. İşte sentam olarak şuan görmekte olduğunsun. Bir ruh, veya bir ilahi varlık. İşte tanış onunla. o derinlerdeki bir yabancı gibi görünebilir ancak aslında sen o’sun.”
“Güzel ve ürkütücü bir karanlık mıyım ben? Peki ‘Satori’ bütünle bir olma halidir. Şuan bütünle nasıl bir olabilirim?”
“İşte sen tam da buradasın ve gözbebeğin de bir okyanus damlası. Dilersen okyanusa dahil olabilirsin. Okyanusa dahilsen artık bir damla değilsindir okyanusun kendisi olabilirsin. Yani bütünle bir olursun. Ancak dilersen tekrar özgün bir damla olabilirsin. Ne olursa olsun bedenin,duyguların ve düşüncelerinden sıyrıldığında sen bütünün kendisisin. İşte sorunun cevabı tam olarak bu.”
“Teşekkür ederim sevgili ayna, pardon ilahi varlık. Cevaplar gerçekten tatmin ediciydi. Bir insan olarak özümün ne olduğunu öğrendim. Özüme aslında hem çok yakın ve hem fersah fersah uzakta olduğumu farkettim. Şükürler olsun öyleyse.”
Gerçekten de aydınlanmıştım ve sanırım treni yakalamış kutsal bir inektim artık.
Aynadan uzaklaşırken odaklandığım gözbebeklerimden kayan gözlerim yine kaşıma, kirpiğime takıldı. Eee en nihayetinde aydınlansam da kadınım değil mi? Elimde cımbız, ayna ve kalem olan aydınlık bir kadınım hem de…
Satori’den sevgiler… Gittim, gördüm bayıldım ışıl ışıl, huzur dolu bir yerdi. Siz de gelin, görün…