Şeb-i Aruz
“ALLAH YARATAN DEĞİL, VAR OLANDIR!
EVREN VE HER VARLIK ONUN GÖRÜNTÜSÜDÜR!
YARATILMIŞLARA UYGULANAN HER KÖTÜLÜK ASLINDA ALLAH’A UYGULANIYOR DEMEKTİR!
BEN HALKA BAKINCA ALLAH’I VE ALLAH’A BAKINCA HALKI GÖRÜRÜM, SOMUT SEVGİ BUDUR!
“ASIL KONU “İNSAN” DIR. DİN, FELSEFE, AHLÂK, İNSANI DAHA MUTLU ETME YOLUNDA GELİŞEN ARAÇLARDIR.”” Mevlânâ
Bunları ben söylesem bazı insanlar beni tefe koyup çalarlardı! Belki de kazana koyup pişirirlerdi!
Bir Ortaçağı gözünüzün önüne getirin!.. Akıl hapiste!.. Din amaç, insan araç!.. Bin yıl süreyle, skolastik düşünürler “Kutsal kitaplarında yazılı masalları ve mucizeleri anlatan” cümleleri konuşuyor ve tartışıyorlar!..
Ve sonunu hep ”Kendi inançları doğrudur” a bağlıyorlar!..” (Üzülerek bugün de böyle)
İşte, bu baskı altında bile bazı insanlar “İnsanı kurtarmak ve yüceltmek için” eskilerin “Tasavvuf”, Avrupalının “Ezoterik öğreti” ve felsefenin “TEK’lik” dediği görüşe sarılıyorlar!..
İşte, Mevlânâ bu insanlardan biri! 17 Aralık 2015 onun ölüm yıldönümü! Biz bu günü “Şeb-i Aruz”, Türkçesi “Düğün Gecesi” adıyla kutlarız! Semazenler ve Müzik… Konuşmalar… Konuşmalar… Methiyeler… Methiyeler….… Farkında olmadan çok yazarak, çok laf’la Mevlânâ’nın mesajının üstünü örtmüyor muyuz?
Hele bir sorun kendinize… Mevlânâ’nın mesajı nedir diye? Ne yapmak istemiştir, diye?
Yukarıdaki deyişler onun… O, dini otoritenin, cismani otoritenin Allah adına ezdiği insanı tanrılaştırarak kurtarmak istemiştir..
Korkuya dayanan dini sevgiye dayandırmak istemiş ve hoşgörüyü egemen kılmağa çalışmıştır…
O’nun meselesi Birey’dir… İnsan’dır…