Selamet Yolculuğu
“Hiç mi hakaret etmiyor, ve hiç mi beddua etmiyorsun?” dedi birisi.
“Saldırılar, tehditler filan, güçlüsün, hiç mi birilerine havale etmiyorsun?”.
Dedim ki, “benim olumsuz niyetlerimin hiçbiri onlara ulaşmaz, ama hepsi bana geri döner.
Sadece kendime zarar vermiş olurum.”
“İstemediğim olunca, ya da istediğim olmayıncaki şımarık tepkiler, öfkedir, şikayettir, isyandır.
Ve daha da kötüsü, daha önceden seçtiklerime itirazdır, bu yüzden aynada ayıptır.
Böyle bir durumda, diğerlerinin kendilerini koruyamayacakları makamları devreye sokmak, ayıbı da geçelim, yasaktır.”
Güçlerim de, dostlarım da var, bazıları fazla güçlü, ama kullanmam adil olmaz.
Sadece kendimi savunma amaçlı olsa da, karşımdakiler zarar görebilirler.
Ama kızdığımda, gerçi artık saniyeler sürüyor, “Allah selamet versin” derim, ve onlar için, ve aslında herkes için selamet dilerim.
Selamet yolculuğu zordur.
İnsan olma çabasındakilerin kendilerine seçtiği ödül, eza ve cezadır. Aslında eczadır.
Her zaman selim, her zaman zararsız olma çabası insanı yorar, ama hedefe de ulaştırır.
Selamet dilemekte, çok kutsal bir hesaplaşma ve adil bir muhasebe var.
Aslında biraz ego da var, çünkü karşınızdaki selameti ararken zorlanacak, ve kolaylık dilemiyorsunuz. Ama yine de adil ve kutsal.
Bir insana selamet dilemek, hem onun hem de bütünün iyiliği için en zararsız seçim, hem de, ve minimum ego tatminiyle, defansif bir muhasebe keyfi de içeriyor.
Selamette, ve herkese, her zaman selamet dilemekte buluşalım…