felsefe taşı

Son Okuduklarım – 14

Son Okuduklarım – 14
Kasım 27
09:49 2024

*TURİZM KİTAP, DERGİ ve BROŞÜRLERİ*
Yaz döneminde biriken kimi gezdiğimiz kimi belki ileride gezeceğimiz bölgelerin tarihini okumak oldukça keyifli oldu. Eski çağlardan kalma bu yapıların tarihi,hikayeleri mitolojisi,jeolojisi çok güzel bilgiler sunuyor.
*JARED DIAMOND ” Yükseliş ” ( 504 sayfa )*
Bu kitabı serinin diğer iki kitabı kadar beğenerek okumadım, güzel ama muhtemelen beklentim çok yüksek oldu.
Yazdıklarım sonuna kadar okunmayabilir önce iki eleştirim olacak
– Gelibolu’da yapılan mücadelede Avustralya’lı gençlerin ölümünü iki yerde katliam olarak yazmış ki bu kabul edilemez.Bir toprak mücadelesinin verildiği savaşın içinde yaşananlardır.
– 7 ülke ve daha sonra genele yayarak büyük liderlerden bahsetmiş ki burada tüm Dünya’nın kabul ettiği Mustafa Kemal Atatürk’ün adı geçmiyor. Bu da kabul edilemez. Ki bu çapta bir yazarın zavallığıdır.
Tabii bu kitabı okuyan Türk yazar, politikacı,aydın kesim bu konuda bir şeyler yazdı mı , yazara ulaştı mı bilmiyorum…
Kitaptan şu alıntıyı tam buraya koymak istiyorum.
Kısacası yedi ülkemizden dokuz liderin (altı otokrat, üç demokrat) bir fark yarattığı düşünülüyor. Ayrıca, bu kitapta tartışılan yedi ülke dışındaki ülkelerde, modern dönemlerde bir fark yarattığı düşünülen liderler arasında Birleşik Krallık’tan Winston Churchill, Sovyetler Birliği’nden Lenin ve Stalin, Çin’den Mao, Fransa’dan de Gaulle, İtalya’dan Cavour ve Hindistan’dan Gandhi bulunmaktadır. Dolayısıyla genel olarak bir fark yarattığı düşünülen on altı liderlik kısa bir listemiz var.
Kitaba gelirsek
Kişisel travma ile başa çıkmak için kullanılan bir yöntem olan tercihli değişimi uygulayarak krizlerin üstesinden nasıl başarılı bir şekilde geldiklerini açıklıyor.
Kitabın bir yerinde şöyle bir yer var, kişisel krizlerin ulusların krizlerine benzer olabileceğine dair. Ki kitabın yazılıma algoritması aslında böyle bir yol izlemek
“Tarihten faydalı bir şeyler öğrenme olasılığımızı göz ardı etmemek konusunda artık sizi ikna ettiysem şu soruyu sorabilirim: Bu kitapta işlenen ulusal krizlerin tarihinden özel olarak ne öğrenebiliriz? Pek çok genel tema öne çıktı. Bunlardan biri, yeni ülkenin krizlerle başa çıkmasına yardımcı olan davranış biçimlerini içeriyor. O davranışlar arasında, ülkenin bir krizde olduğunu kabullenme; başka ulusları suçlamaya ve kurban rolü üstlenmeye yönelmektense değişim için sorumluluk üstlenme; ülkede hiçbir şeyin doğru yürümediği hissinin altında ezilmemek için değiştirilmesi gereken ulusal özellikleri belirleyen bir çit örme; yardım istenecek diğer ülkeleri belirleme; ülkenin şu an karşı karşıya olduğuna benzer problemleri geçmişte çözmüş diğer ülkelerin modellerini tespit etme; sabırlı davranma ve girişilen ilk çözümün işe yaramayabileceğini ve sonradan birkaç girişim daha gerekebileceğini bilme; hangi temel değerlerin uygunluğunu koruduğunu ve hangilerinin artık uygunsuz olduğunu değerlendirme; dürüst özdeğerlendirme yapma yer alıyor.”
Kişisel travma konusunda 50-60 sayfaya gerek var mıydı? Evet temelinde bu konu var ama kişisel gelişim kitabı gibi ayrıntılı tutmuş.
7 ülkeden Finlandiya için bence doğru kitap Beyaz Zambaklar ülkesi.
Farklı bir anlatım,sade ve krizden çıkma önerilerini değişik bir bakış açısıyla işlemiş.
Kitaptan öğrendiğim en önemli bilgi Endonezya oldu. Bu ülkeyi daha ayrıntılı okumak isterim . Ulusal kimlik edinme yolundaki adımları müthiş. Sadece Endonezya bölümü için aslında yazara teşekkür etmek lazım. Ama işte genele baktığımda beklentim daha fazlaydı.
Kitaptan alıntılar,
– Endonezya; Çin, Hindistan ve ABD’nin ardından, yaklaşık iki yüz altmış milyon nüfusuyla, dünyanın dördüncü en kalabalık ülkesidir. Ayrıca Pakistan, Bangladeş veya İran’dan dahi daha yoğun bir Müslüman nüfusa sahiptir. Bu olgulardan hareketle Endonezya’nın Amerikan ve Avrupa gazetelerinde daha fazla yer bulmasını umabilirsiniz.
– Suharto’nun bir üniversite diploması yoktu ve ekonomi teorisinden anlamıyordu. Endonezya’nın “resmî” ekonomisini (aşağıda anlatılan kayıt dışı ekonomisine zıt şekilde) oldukça vasıflı Endonezyalı iktisatçıların ellerine teslim etti. Bu kişilerin çoğu, Berkeley’deki Kaliforniya Üniversitesi’nden mezundu. Bu nedenle onlara “Berkeley mafyası” adı verildi. Endonezya ekonomisi, Sukarno döneminde yüksek borçlara ve enflasyona yol açan bütçe açığından kurtulamamıştı. General Pinochet’nin Şili’deki Chicago Boys ekibi gibi Suharto’nun Berkeley mafyası da bütçeyi dengeleyerek, teşvikleri keserek, piyasa yönelimini benimseyerek ve Endonezya’nın ulusal borcunu ve enflasyonu azaltarak ekonomik reformlara yöneldi. Sukarno’nun sol eğilimli politikasından vazgeçilmesinden faydalanan Berkeley mafyası, yabancı yatırımını teşvik etti ve başta petrol ve madenler olmak üzere Endonezya’nın doğal kaynaklarını geliştirmek için Amerika ve Avrupa’dan yardımlar talep etti.
– Açıklamalardan biri, seçim maliyetlerinin, şimdiki bağışçıları geçmişe göre daha önemli seviyeye çıkaracak şekilde, astronomik düzeylere yükselmesi. Yüksek görevler için yürüttükleri kampanyalarını çok sayıda ufak bağışla sürdürmeye çalışan birkaç aday olsa da pek çok diğer aday az sayıda büyük bağışlar almak zorunda kalıyor. Hiç şüphesiz, o büyük bağışçıların belli hedefleri oluyor ve o hedefleri destekleyen adaylara bağış yapıyorlar. Uzlaşmacı davranacak, orta yolcu adaylardan uzak duruyorlar. Hayal kırıklığı yaşayan bir arkadaşımın, uzun bir siyaset kariyerinin ardından bana yazdığı gibi: “Karşı karşıya olduğumuz tüm meseleler arasından, bana göre, paranın siyasal sistemimiz ve kişisel yaşamlarımızdaki önemi uzak ara en zarar verici konudur. Siyasetçiler ve siyasal çıktılar, hiç olmadığı kadar geniş bir ölçekte satın alınıyor… siyasal bağış kazanma uğraşı, zaman, para ve heyecanı yok ediyor… siyasal takvimler paraya teslim oluyor, siyasal söylemler bozuluyor ve siyasetçiler kendi seçim bölgelerine uçakla gidip geldikleri için birbirlerini tanımıyorlar. ( Not : ABD’den bahsediyor)
– Güney Kore, Finlandiya, Almanya ve diğer demokrasilerde öğretmenlik mesleğine en iyi öğrenciler atılıyor çünkü öğretmen maaşları çok yüksek ve öğretmenlerin toplumdaki statüsü oldukça saygın. Bunun sonucunda, öğretmenlik mesleğinde devir oranı düşük kalıyor. Güney Kore’de ilkokul öğretmeni olmak isteyenler, ulusal üniversite giriş sınavlarında en iyi %5’lik dilime girmek zorundalar ve her ortaokul öğretmenliği açığı için on iki öğretmen başvuruda bulunuyor. Öbür taraftan, Amerikalı öğretmenler, büyük demokrasiler içinde görece en düşük maaşa sahip kesim (yani, tüm işler için ortalama ulusal maaşlara kıyasla). Karımla birlikte yaz tatillerimizi geçirdiğimiz Montana eyaletinde, öğretmen maaşları yoksulluk sınırına yakın seviyede ve öğretmenler ihtiyaçlarını karşılamak için iş sonrası bir ya da iki ek iş yapmak (söz gelimi süpermarketlerde kolileme görevlisi olarak) zorunda kalıyorlar. Güney Kore, Singapur ve Finlandiya’da tüm öğretmenler kendi sınıflarının en iyi üçte birlik kesiminden seçiliyor. Amerikalı öğretmenlerin neredeyse yarısı ise sınıflarının en alt üçte birlik kesiminden geliyor. İyi öğrencileri kendine çekmekle ünlü Kaliforniya Üniversitesi’ndeki (Los Angeles) elli üç yıllık öğretim hayatım boyunca, öğretmen olmak istediğini söyleyen sadece tek bir öğrencim oldu.
– Dünya çapında zararlara yol açma potansiyeli olan dört problem grubu tanımlıyorum. Önem sırasına göre değil, görünürlük sırasına göre bu problemler şunlar: nükleer silah patlamaları , küresel iklim değişikliği, küresel kaynakların azalması ve küresel çapta yaşam standartlarındaki eşitsizlikler. Bu listeye İslami köktencilik, yeni bulaşıcı hastalıklar, göktaşı çarpması, kitlesel biyolojik soy tükenmeleri gibi başka problemler de eklenebilir.
*CHODERLOS DE LACLOS ” Tehlikeli ilişkiler ” ( 528 sayfa )*
Çok katmanlı mektuplardan oluşan roman diyebilirim . Eğer birazcık dikkatiniz dağılırsa tekrar kitaba girmek çok zor. İsimler ve bunları kafanızda tutmak ve olayları birleştirmek ise başlı başına bir olay.
Alıntılar yapmadım çünkü tek cümleden oluşan bir sürü alıntı yapabilirdim.
Okumak sağlıklıdır

14 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • İkinci Seyahatim Nedeniyle Sosyalizm/Komünizm Üzerine Bir İrdelemeİkinci Seyahatim Nedeniyle Sosyalizm/Komünizm Üzerine Bir İrdeleme 2006 da Moskova’yı, 2013’te Sivastopol ve civarını gördükten sonra eski SSCB ülkelerini oluşturan memleketler hakkında bazı gözlemlerimi paylaşmak istiyorum öncelikle.. Ben solcu […]
  • 2018 Rengini Gösterdi2018 Rengini Gösterdi Bugün bir toplantımızı, şirketin girişinde olan Kitchenette'te yaptık. Açıkçası havasız toplantı odaları yerine, cafeleri tercih ediyorum. Gelmelerini beklerken bir Cappucino aldım. Daha […]
  • Müdürüm…Müdürüm… Tek kullanımlık ayakkabı fırçası duydun mu? Ben de duymadım ama, adamın bıyıkları o haldeydi. Bak yemin ediyorum. Bir fırçala, tüm kıllar ayakkabıda. Anla işte. Sigara dumanıyla […]
  • Yaşamın Anlamı Var Mı?Yaşamın Anlamı Var Mı? Varlığımızın farkına olmamızla birlikte, aklımıza "Neden?" sorusu takılır. Neden varız? Bu soruya kendimiz cevap arayabiliriz. Belki de hazır cevaplar arasından birini benimseyebiliriz. Ya […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Kasım 2024
P S Ç P C C P
« Eyl    
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930  

Arşivler