Son Okuduklarım – 6
*John Locke ” Anlama yetisinin yönetimi üzerine” ( 153 sayfa )*
Kitap, insanın akıl yürütme sürecinde anlama yetisini tortulardan arındırma amaçlı jırk beş bölümlük zihinsel kazı çalışması .
Yolu ve yolun sonunda ulaşmak istediğiniz hakikati kendimizin deneyip kendimizin görmesi amaçlı düşünme çalışmaları yazmış Locke.
Bu eser Locke’un baş yapıtı İnsan anlığı üzerine deneme eserinin devamı niteliğinde.
Kitaptan alıntılar,
– Bunu alt yavda ortalama düzeyde eğitime sahip,kafalarını bahçe beli ve pulluk dışında bir şeye hiç yormamış,yevmiyeli bir işçinin sıradan uğraşlarından ötesini görmemiş ibnsanlarla sınayabilirsiniz . Böyle birinin yıllarca tek bir doğrultuda kullanılmış düşüncelerini tüm yaşamını içine sıkıştırdığı dar çerçevenin dışına çıkarınca,onun aynen bir budala gibi hüküm veremez hale geldiğini görürsünüz. Çıkardıkları sonuçların doğrudan kendisine dayandığı bir ya da iki kuralın,pek çokinsanın bütün düşüncelerini yönettiğini fark edersiniz,bunlar doğru da olsa yanlış da, kendilerine kılavuzluk eden öznel ilkelerdir.
– Zihninde ‘zorunluluk’ ve ‘ adalet ‘ idelerini henüz oluşturmamış kişi ,adil olmak zorunda olduğunu nasıl bilebilecektir ?
– Herkesin başkasına ait önyargıları bir kenara koyup kendisininkini sorgulamasından başka çaresi yoktur.
– Kendisini hakikate ve bilgiye götürecek ışığı zihninden uzak tutarak görüşünü karartan şeyden kim hoşnut olur ? Sorgulanamaz öznel ilkelere dayanan yanlış ya da şüpheli fikirler,bunlara güvenenleri hakikatten uzaklaştırıp karanlık içinde tutar. Eğitimden,gruptan,kutsaldan,modadan,çıkardan edinilmiş önyargılar için de aynı şey çoğunlukla geçerlidir.Bu, herkesin,kardeşinin gözündeyken fark ettiği,ama kendisine hiç yakıştıramadığı ‘çapak’tır.
– Her şey hakkında okuyanların her şeyi de bildiğine inanılır,ama bu her zaman doğru değildir.Bilgi, yalnızca zihni bilgi malzemesiyle donatır,okuduklarımızı bize katan ,düşünmedir.
– Ne var ki bir insanın zamanının olmaması ,buna zaman ayırabilecek olanların tembelliğini ve bilgisizliğini mazur göstermez, herkesin gerektiği ve kendinden beklendiği kadar bilgiyi edinmek için yeterli zamanı vardır,bunu yapmayan kişi ise bilgisizliğe düşkündür ve bu yaptığından sorumludur.
*Tagore ” SADHANA hayatı anlamak” ( 120 sayfa )*
Aslında yazılanlar Tanrı ile birlik yoluyla her şeye nüfuz etmenin insanların nihai gayesi olduğunu anlatan bir tasavvuf. Hint tasavvufu.
İnsan,öz,tanrı,tek , hiçbir şey, herşey,ruh gibi kavramların yazıldığı derlemeler
Tagore, sadece Hint düşüncesi ve maneviyatının değil, Buddhizm, İslâm ve Hıristiyanlığın özünde olduğuna inandığı sevgi, birlik vb. düşüncelerinin işlendiği, Doğu ile Batı’nın, geleneksel ile modern bilgilerin kaynaştırılmaya da çalışıldığı bir okul kurdu. Bu okul daha sonra üniversiteye dönüştürüldü.
Sādhanā, Tagore’un Bengal’deki okulunda verdiği derslerden meydana getirdiği bir derlemedir. Dolayısıyla modern bilgileri de özümsemiş bir şekilde, Hint maneviyatına ve kutsal metinlerine son derece derin ve özlü, mükemmel bir giriş niteliğindedir.
Kitaptan alıntılar,
– Daha yüksek bir hayata ulaşmak için gösterilen her çaba ‘ kazanmak için insanın kendinden vazgeçmesini ve açgözlü olmamasını gerektirir ‘.
– Avidyat, bilincimizi karartan ve onu kendi benliğimizin içinde hapsetme eğiliminde olan cehalettir.Egonun kendisinden kaynaklı keskinbir ayrılık yaratan ve böylece kendini arayışa eşlik eden bütün kibir,hırs ve zulmün kaynağı haline gelen işte bu Avidya’dır.
– Bir şeyin kemale ulaşmasını sağlayan fedakarlık, ölümde nihayet bulan bir fedakarlık değil,onu bağlayan zincirlerinden boşalarak özgürlüğünü kazanmaktır.
– Medeniyet,biriktirmeyi başardığı güç oranında değil,ne kadar evrimleşmiş olduğu ve insan sevgisini yasaları ve kurumlarıyla ne kadar açığa vurduğuyla ilişkili olarak değerlendirilmeli ve buna göre takdir edilmelidir.
*St. George Stock “Stoacılık” ( 87 sayfa )*
Stoacılığa kısa bir giriş kitabı. Tavsiye ederim.
Etik,mantık,fizik ve retorik anlayışları hakkında çok net ve kısa bilgiler var.
Çok fazla alıntı notumdan bazıları ise,
Kitaptan alıntılar,
– Klasik dönemde Yunanlılar ve Romalılar için felsefe,bugünlerde bizim için dine karşılık gelen alanı doldurmaktaydı. Onları cezbeden şey vahiy değil akıldı.
– Yunan felsefesinin en önemli öğretisi,ödül ve cezayı düşünmeden ,yaşamın kısalığına da aldırış etmeden doğru olanı yapmaktı ve bu her şeye değerdi.Stoacılar bunu ahlaki öğretilerinin etkisiyle yaşamlarında öylesine bir ciddiyetle uyguladılar ki , daha sonra bu öğreti sıklıkla onlara özgüymüş gibi anılmaya başlandı.
– Stoa felsefesinin bütün vurgusu ahlaki eğitime yöneliktir.Okulun felsefeyi verimli bir tarlayla ya da bahçeyle kıyasladıkları bilindik bir eğretileme bulunur. Eğretilemede etik ağaçtaki taze meyvelere, fizik bahçedeki ağaçlara,mantık da bahçeyi çevreleyen sağlam duvara karşılık gelir.Duvar sadece ağaçları,ağaçlar ise sadece yetişecek meyveyi korumak için vardır. Okulun ileri dönemlerinde n bir filozof olan Poseidonıos , meyve, ağaçlar ve duvarın birbirinden ayrılabilir olduklarını ,halbuki felsefenin alanlarının ayrılmaz bir bütün olduklarını ifade ederek bu eğretilemeye karşı çıkar.
– Zenon kendine has Doğu sembolizmine uygun bir el hareketiyle,bilginin oluşum basamaklarını betimler.Önce parmakları açık halde bulunan sağ elini gösterir ve bu bir ‘ izlenimdir’ der.Ardından parmaklarını biraz kapatır ve bu ‘onaydır’ der.Parmaklarını tamamen kapatıp yumruk haline getirdikten sonra da bu ‘ kavrayıştır’ der ve nihayet soş eliyle yumruğunu kapatır ve işte ‘ bilgi ‘ budur diye ekler.
– Stoacılara göre Tüm sonsuz, Bütün ise sonludur.Tüm, düzenli bir bütünlük olan evrenden ve boşluktan oluşmakta, Bütün ise yalnızca düzenli bir bütün olan evrene karşılık gelmektedir.
Okumak sağlıklıdır