Tapınak Şövalyeleri
“Dürzi sözcüğü bize küfür gibi gelir, çünkü onlar Haçlı Seferleri sırasında bir kısım şövalye tarafından Kudüs ve civarında kurulan, (M.S. 1025- 1275) yılına kadar oralara egemen olan Şövalye Krallığının yanında yer almışlardır”.
Dürzi’lerin yanında yer aldığı bu şövalyeler kimdir?
Gelin, Haçlı Seferlerine gidelim ve bakalım Dürzi’lerin din anlayışından etkilenen Tample Şövalyeleri veya Tapınak Şövalyeleri denilen tarikatın tarihi nedir?
Tapınak Şövalyeleri Tarikatı, 1119 yıllında Fransız Soylusu Hugues de Payen tarafından Hıristiyan Hacıları korumak için Kudüs’te kurulmuş, Vatikan’a bağlı bir askeri tarikattır!..
Asıl adı; “Pauperes commilitones Christi Templique Solomonici / Süleyman Tapınağı ve İsa’nın Fakir Askerleri” dir!..
Bu tarikat 1129 yılında Vatikan tarafından resmen tanınmış ve Papa II. Innocentius yayınladığı bir fermanla tarikat mensuplarına;
• Bütün Hıristiyan ülke sınırlarından serbestçe geçme,
• Vergi ödememe,
• Papa dışında hiçbir otoriteye karşı hesap vermeme
gibi geniş haklar tanımıştır!
Bu Tarikat, Avrupa genelinde ve Kutsal Topraklar’da geniş ölçekte yapılanmışlardır. Kutsal Topraklar’da ve Avrupa’da birçok mevzi inşa eden tarikat, bankacılık ve para transferinin ilkel bir formunu bularak Hıristiyan hacılara büyük kolaylıklar sağlamıştır!..
En güçlü zamanlarında asker sayısı 20.000’i bulmuştur, fakat bunların sadece % 10’u tarikata bağlı şövalyelerdir!..
Özellikle; ilk çek sistemi sayılabilecek sistemi geliştirdiler. Hacı olmak için Kutsal Topraklara gidecek kişi Avrupa’daki bir tarikat mensubuna parasını yatırıp, sadece tarikata üye kişilerin çözebileceği kodlama ile yazılmış bir mektup alırdı. Daha sonra gideceği yere vardığında oradaki üyeden yatırdığı parayı alırdı. Böylece soygunlarda can ve mal kaybı önlenmesi amaçlanmıştı.
Temelde yoksulluk, namus ve itaat yemini eden dokuz asker-keşişle başlayan Tarikat, hiyerarşik bir yapıya sahiptir!..
Tarikatında başında her zaman Fransız asıllı bir şövalye bulunmuş ve Avrupa’nın belirli şehirlerinde ve ülkelerinde bu başkana bağlı birer temsilci ve temsilcilere bağlı daha küçük gruplar şeklinde örgütlenmişlerdir.
Bir süre sonra bu yapı bugünkü çokuluslu şirketleri andıran bir görüntüye ulaşmıştır. Hele, bunlara tanınan “Avrupa’da Serbest Dolaşım Hakkı” ve “Vergiden Muafiyet Hakkı” gibi haklar Tapınak Şövalyelerinin Avrupa’da ki yapısını geliştirmiştir!..
Yaptıkları para ticareti bu şövalyeleri inanılan ve güvenilen insan olarak nitelenmesine ve Hıristiyan ülkeler de yaptıkları, özellikle Kilise olmak üzere anıt inşaatlarındaki rolleri bu tarikat üyelerinin saygın insan olarak tanınmasına imkan vermiştir!..
Anıt inşaatlarında ağırlıklı olarak çalışan tarikat mensupları Mason = Duvarcılar olarak adlandırılmışlardır!.. Eski Mısır Piramitleri ve Süleyman Mabedi gibi kutsal Kitaplarda yer almış inşaatların teknikleriyle yetişmiş Masonlar gene o dönem yapılanmada olduğu gibi derecattan geçip, kendi aralarında çırak, kalfa, usta gibi unvanlı bir örgüt haline gelmişlerdir!..
Bu tarikat üyelerinin, Orta Doğu’da etkin olmuş “TEK’LİK = BİR’LİK” görüşünden ve inisiyasyon eğitiminden nasip almış olduklarını görüyoruz!.. Hatta, bu gizemli tarafları onlara duyulan saygıyı artırmıştır diyebiliriz!..
1275 yılında Kudüs Merkezli bu Krallık yıkılır! Tarikata mensup orada ki Şövalyeler önce Kıbrıs’ta ve sonra Rodos’ta konuşlanır!..
Yaptıkları Kiliseler ve bunların finansmanları sebebiyle özellikle Fransa Krallığından alacaklıdırlar!:: Hatta, bu tarikatın Avrupa’da sahip olduğu 9.000 malikanenin çoğunluğu Fransa’dadır!..
İşte, bu durum sebebiyle Tarikat’a büyük borçları olan Fransa Kralı IV. Philippe bunları kâfirlik (“Katolik olmayan” anlamında) ve eşcinsellikle suçlar!..,
Ayrıca, Tapınak Şövalyeleri’nin ortadan kaldırılması için Papa V. Clemens’e baskı yapar!..
Vatikan, Tapınakçıları Enkizisyon da yargılar!.. Suçlama, “İsa’nın Şehadetinin (martyre-passion) sebep ve hikmetini tartışır olmaları” dır.
yeri gelmişken İsa’nın Şehadeti (martyre-passion) ki buna Hıristiyan Kateşizmi denir, bunu görelim!..
Hıristiyanlıkta başta gelen inançlardan biri, Baba, Oğul ve Ruh-ul Kudüs üçlemesidir. Buna iman etmeyeni Vatikan Hıristiyan saymaz!..
“Hıristiyan kateşizmi” bir öyküye dayanır!.. Öykü şöyle;
“Havva, yasak olan meyveyi Adem’e yedirmiş ve her ikisi birlikte, çalışmadan ve kolay yaşadıkları Cennetten, acımasız ve zor yaşayacakları Dünya’ya sürülmüşlerdir.
Artık, onlar ölümlüdürler ve onlara “Yaşamak için çalışmak cezası” verilmiştir. Bu ceza insan soyu için bir lanetlenmedir.
İnsan neslini yok edecek tufan da bir cezadır. Ancak, Nuh peygamber niteliklerini taşıdığı için ona önceden tufandan haber verilmiş, tanrının sevgili kulu olan Nuh da, sedir ağaçlarından büyük bir gemi yapmış ve her canlıdan bir çifti ölümden kurtarmıştır.
Nuh, Tanrıya ibadeti gemi içinde de yaptığı için, Tanrı ona gökkuşağını göstererek tufanın bittiğini müjdeler.
Ancak, insan soyunun üzerindeki bu lanet Nuh’un oğlunun babasına ihanet etmesi gibi benzeri olaylarla devam eder. Buna rağmen, Allah kendisi için oğullarını dahi kurban etmekten çekinmeyen İbrahim’e koç göndererek gene merhametli davranır.
Nihayet, insanları çok seven Allah, insanın üstünden laneti kaldırmak için kendi kutsal ruhunun insan şeklinde doğmasını, bu çilenin bu ruh tarafından çekilmesini ve onun en izdıraplı şekilde ölmesini sağlar.
İşte, İsa Peygamberin doğuşu, hayatı ve çarmıhta can vermesinin sebebi budur. Bu şekilde İsa, insanı ilk günahın lanetinden kurtarmış olmaktadır. Bu sebeple, İsa’ya kurtarıcı=halaskar=Redempteur denir..
İşte, Tample Şövalyeleri, “Baba, Oğul ve Ruh-ul Kudüs üçlemesini tartıştıkları için” Vatikan tarafından “Din sapkını” olarak nitelenmişlerdir!..
Ruhani Otorite böyle hüküm verince, Cismani Otoriteye dinsizleri yakmak ve mallarına el koymak hakkı doğmuştur!.. Özellikle Fransa Krallığı, yakaladıkları Tarikatçıları cadı nitelemesiyle yakmıştır!..
Tapınakçılar tarikatının hayatta kalan üyeleri başta İskoçya olmak üzere Papa’nın elinin uzanamayacağı yerlere dağıldılar.
Tarikat’ta otuzuncu derece olarak kurulan Siyah ve Beyaz Kartal Şövalyesi mertebesinin (İng. Knight of the Black and White Eagle) öğretisinin ve hedefinin, Jacques de Molay’nin intikamını almak için IV. Filip öldürmek olduğu -daha geniş anlamda Katolik Fransız monarşisini ve bütün Katolik monarşileri yok etmek olduğu- ve IV. Filip’i onların öldürdüğü söylenir.
İşte bu anlayış bizi, 4 Temmuz 1776 Amerikan devrimine ve 1789 Fransız devrimine ve sonuçta Temel Hak ve Özgürlükleri savunarak iktidara gelen Burjuva Devrimine vardırmıştır!..