Themis
Adaletin sağlandığı yerin “adliye” olmadığını anladığımın üzerinden çok zaman geçti ama adliye kelimesinin “dişil” olduğunu öğrendiğimde, aklıma ilk olarak gözleri bağlı olarak elinde terazi ve kılıç tutan ve adaleti temsil eden “Themis” gelmişti.
Adalet kadim uygarlıklarda da dişil olarak öngörülmüş. adil olabilmek için sadece “kurallar”la hareket etmenin yetmeyeceğini algılayan kadim toplumlar kişinin vicdan mahkemesinde en doğru kararı verebileceğini düşündüklerinden adaleti dişil olarak tanımlamışlar belki de.
Duygunun dahil olmadığı, vicdanın yer bulmadığı adaletin “adil” olabilmesi mümkün değil. erillik bu noktada yine eksik kalmış. Enteresan arapça “adalet” gibi “hikmet” de dişil. Adalet gibi hikmet de “arayan” değil, “aranan”. Tıpkı bir kadın gibi…
Adil olabilmenin ilk şartlarından birinin vicdan mahkemesini işletmek olmalı. Vicdan ve vücud aynı kökten türemiş iki arapça kelime. Vicdan “bulmak”, vücud ise “var oluş” demek. insanın varlığı –vücud- tam da vicdan’da oluşuyor beden buluyor aslında.
Adil olabilmek belki de bunun için çok zor. Adil kelimesinin anlamı ise dengelemek, denge gözetmek… Peki bu dengeyi kurabilmek için gerekli olan enstrüman ne? İngilizce adil anlamına gelen “just” kelimesi enstrümanı işaret ediyor olabilir mi: “Yaratıcının gözüyle bakabilmek”
“Yaratıcının gözüyle görebilmek” için iki alternatif var; ya yaratıcının gözüne sahip olmak gerekiyor veya yaratıcının gözüne sahip olduğunun farkına varmak.
Vicdan “bulmak” demek ise, yaratıcının gözüne sahip olduğunu bulmanın anahtarı da “vicdan” olabilir mi?