Travma
Paradoks şu ki, hayatımızı ve ilişkilerimizi bu travma yaralı yerden tezahür ettirmeye devam ediyoruz, çünkü gizlenen şey duyulmak, kabul edilmek ve bütünleşmek için çözüm aramaktadır🙏Bir diğer sorun da Normal ve Anormal kalıplarımız…
Yaşanan travmatik bir olay sonrasında stres tepkilerinin ortaya çıkması anormal duruma verilen normal tepkiler olarak tanımlanır; yani bunlar ‘Normal tepkiler’ dir
Gölgemizde ne kadar çok çözümlenmemiş travma gizlersek, vücutta o kadar çok tezahür eder ve kendisini hastalıklar, bozukluklar ve kısa vadeli ve uzun vadeli sağlık sorunları yaratan hastalıklar yoluyla fiziksel semptomlar olarak sunar.
Bu, temel olarak vücudun dengesiz olanı bize iletmesidir ve bu nedenle iyileşmek için dikkatimize ihtiyaç duyar.
Burada en temel sorun
bizim kendimizle
genel olarak
duygusal kopukluk içinde olmamız,
duygusal zekamız…
Bu günkü tıbbı uygulamalar da,
kişinin tamamı dikkate alınmaz
ve ağırlıklı olarak reçete yazma
ve bastırma metodolojisine dayanır,
semptomları iyileştirir ancak kökü değil, uzun süreli, kronik ve tekrarlayan semptomatik döngülere yol açar.
Travma, çözümlenmeden bırakıldığında
pek çok seviyede iltihaplanır
ve kişisel ve mesleki olsun
hayatımızın ve ilişkilerimizin
her yönünü etkiler
Hepimiz manevi ve soy atalarımızın karanlığını ve ışığını taşıyoruz.
Bireysel ve kolektif olarak yaşadıkları travma,
ruhumuzun ve hücresel hafızamızın derinliklerine taşınır.
Çözülmeden bırakılan şey
doğal olarak kendi yaşamımıza ve kendimizle ve başkalarıyla olan ilişki biçimimize de yansıyacaktır.
Bu da
_Nesiller boyunca aktarılan, kendi inanç ve davranışlarımıza yansıyan
bilinçdışı kalıplarını _
modern bir tablo içinde de olsa
yeniden yaratma ve tekrarlama potansiyeli demek…
Bir Yara varsa – ki kaçınılmaz-
bu hepimizin!…