Uçur, uçurabildiğin kadar!
Uçmak bizim için bir tutkudur.
Politikacı ne kadar uçarsa o kadar çok oy toplar.
Romancı ne kadar uçarsa o kadar çok satar.
Balonun da uçanı makbuldür misal.
Geçen gün sponsorlu sitenin birinde, sizi ‘doğumdan önceki hayata’ götürüp, sorunları kökten çözerek, bugünkü hayatınızı mutlu ve huzurlu geçireceğinizin vaadi vardı. Seminerlerinin tamamı dolmuş.
Dolar…
Araba dediğin de uçar; altı saniyede 100 km. hıza çıkıyor mu ona bakılır. Bir arkadaşım vardı. Bu arabalardan aldı, plakasını da 34 FLY xxx olarak halletti. Sonra bir gün dereye uçtu…
Mutluydu ama; bir hafta sonra aynı arabanın yenisini aldı.
Uçurmayı da severiz…
Şeyhleri uçururuz misal…
Mürid dediğin şeyhini uçurur…
Başka?
Uğur böceği var bir de… Hazır konmuş, benekli ve sevimli…
Tadını çıkart, dileğini tut filan di mi?
Yok ama illa uçuracağız…
“Uç uç böceği annen sana terlik, pabuç alacak” tekerlemesiyle onu uçurmaya çalışırız.
Uç, uçabildiğin kadar…
Uçur, uçurabildiğin kadar.
İyiyiz böyle!