Unutulmuş Bir Dahi – Franz Anton Mesmer
Tarih insan dehasını onurlandıran sıradışı isimlerle doludur. Sanatta hala Leonardo Da Vinci’nin estetiğinden ve Michalengelo’nun ilahi fikirleri açığa vurumundan bahsederiz. Bilimde güneşi galaksimizin merkezine yerleştiren Kopernik’i, Einstein’ı ve bizi aydınlığa kavuşturan Edison’u okumaya devam ederiz. Ve zihinle ilgili Dr. Sigmund Freud ve Dr. Carl Jung gibi isimlerin etkileri hala modern psikolojide hissedilmektedir. Fakat öyle biri var ki bütün bu dehalar arasında hak ettiği yere ölümünden çok sonra, 21. yüzyılda yeni kavuşmaya başlıyor.
Modern hipnoterapinin temellerini atan ve Dr. Freud gibi birçok ünlü isme ilham veren Dr. Franz Anton Mesmer 18. ve 19. Yüzyıl’da Batı’da hipnozu iyileşmeye yönelik kullanan ilk kişidir. Binlerce insanı iyileştirdiği, tekniklerinin Hindistan’da üçbinden fazla ameliyatta başarıyla kullanıldığı zamanın ötesindeki deha bugün hipnoterapinin yükselişiyle tarihin tozlu sayfalarında yeniden keşfedilmeye başlıyor.
Dr. Franz Anton Mesmer hipnozu iyileşmeye yönelik kullanan ilk kişiydi. Uzun pelerini ve renkli giyimiyle bir şifacıdan çok bir şovmeni andırıyordu. Yakın dostları ve çalışma arkadaşları arasında Mozart, Dr. Freud, Dr. Charcoat ve Dr. Babinski (Babinski refleksi) gibi ünlü kişiler yer alıyordu. Mesmer’in düşüncelerine göre gezegenlerin insan bedeni üzerinde tartışılmaz bir etkisi vardı.
Newton’un evrenle ilgili fikirlerinden esinlenen Mesmer De planetarum influxu in corpus humanum isimli bir de kitap yayımlamıştır. Fakat Mesmer’i daha ilginç ve başarılı hale getiren animal magnetizm olarak tanımladığı kavramdır. Buna göre evrenin dokusunu oluşturan gözle görülmeyen bir madde vardı ve bu maddenin insan bedenindeki dengesizliği çeşitli hastalıklara yol açıyordu. Dr. Mesmer evrenin
hammaddesinin akışını etkileyebileceğini iddia ediyordu. Bu sayede insan vücudundaki
sağlıklı denge oluşturulabilirdi.
18. Yüzyıl Viyanasın’da Dr. Mesmer birçok hastayla kendi evinde çalışıyordu.
Psikosomatik hastalıklarda oldukça iyi sonuçlar almaya başlamıştı ve hasta sayısı hızla artıyordu. Hastaların önüne geçiyor ve Mesmerik Geçişler adını verdiği el hareketleriyle sözde evrensel sıvının akışını etkileyerek insanları tedavi ediyordu. Bayılanlar ve histerik krizler geçirenler kendilerine geldikten sonra Mesmer’in gerçek bir şifacı olduğunu savunuyorlardı.
Zaman içinde belki tedavilerini teatral bir havaya büründürmesi, belki iyileştirmedeki başarıları veya o zamanki tıbbın henüz emekleme aşamasında oluşu Mesmer’e karşı büyük bir düşmanlık gelişmesine sebep oldu. Bir süre sonra bir şarlatan olduğu gerekçesiyle Viyana’da çalışması yasaklandı ve oradan ayrılmak zorunda kaldı.
Paris’e taşınarak orada çalışmalarını sürdürmeye devam eden Mesmer hızla büyük
kitlelere ulaşmaya başladı. Kısa süre sonra başarıları tüm Fransa’da konuşulur hale
gelmişti. Yüzlerce insanı aynı anda iyileştirdiği söyleniyordu. Önce bir ağaca dokunuyordu ve ağaca sözde manyetik enerjiyi aktarıyor, daha sonra da iyileşmek için insanların ağaca dokunmasının yeterli olduğunu söylüyordu.
Zaman zaman insanları geniş bir dairede oturtuyor ve uzun bir teli tutmalarını istiyordu. Kendisi de herkesin temas ettiği telde evrensel akışı sağlıyor ve iyileşmenin başladığını savunuyordu. Bütün bu uygulamaların başarı oranları bilinmiyor fakat tarihi kaynaklar Mesmer’in uygulamalarının başarısından ve ona olan talepten bahsediyorlar. Mesmer’in uygulamaları Avrupa’da Mesmercilik olarak adlandırılmaya başlandı.
Büyük kitleler, ani iyileşmeler ve içgörüler zamanının bilim adamlarının da ilgisini çekti. Kimi meraktan kimi de düşmanca duygulardan dolayı Mesmerizm’i daha yakından incelemek istediler. Fransa Kralı XVI. Luis’in kararıyla içlerinde Benjamin Franklin’in de bulunduğu bir bilim kurulu Mesmer’in çalışmalarını izlemek için görevlendirildi. Mesmer’i seyrettikten yaklaşık on dakika sonra Benjamin Franklin şu ünlü cümlesini söyledi: “Eğer bu hastalar iyileşiyorsa bu Mesmer’in gücü sayesinde değil bu kişilerin kendi hayal güçleri sayesinde oluyor.”
Mesmer’in farkında olmadan kullandığı şey modern hipnoterapide beş duyumuzla algılayıp tepki verdiğimiz fikirler olarak tanımlanan telkin kavramıydı. Aynı zamanda plasebo, yani inancın gücü gibi faktörler de çalışmaların başarısını artırıyordu. Bilindiği gibi yüksek beklenti ve ona eşlik eden diğer ikna edici faktörler hastanın inanç sistemini etkileyerek tedavinin seyrini olumlu etkileyebiliyor. Benjamin Franklin de kişinin beklentisinin iyileşmeyi nasıl etkileyebildiğini gözlemleyebilmişti. Bu süreçten sonra Mesmer bilim dünyası
tarafından reddedildi ve Paris’te de çalışması yasaklandı.
Dünya mı onu anlamamıştı yoksa henüz fikirleri için çok mu erkendi bilinmez fakat Dr. Mesmer Fransa’da da afaroz edildikten sonra oradan ayrıldı ve bir daha da ortaya
çıkmadı. Belki hakkı verilmemiş bir deha, belki bir tıp adamı veya sadece meraklı bir şifacıydı. Ne olursa olsun Batıda’ki hipnoterapinin temelini farkında olmadan atmıştı.
Her ne kadar gelişmemiş ve bazen yüzeysel fikirleri olmuş olsa da Mesmer’in insan zihniyle ilgili anlayışı Jean Piaget, Barnheim ve Dr. James Esdaile gibi isimlere ilham vermiştir. Fikirleri daha sonra psikoloji alanında Dr. Sigmund Freud gibi isimler tarafından geliştirildi, propaganda alanında Edward Bernays tarafından kullanıldı ve bugün hala İngilizce’de büyüleyici anlamına gelen mesmerizing kelimesiyle bizimle yaşamaya devam ediyor.
Kaynak:
Dr James Esdaile, Mesmerism in India and It’s Practical Applications in Surgery and
Medicine
Anestezi, Mesmerizm ve Dr. James Esdaile. https://hipnozturkiye.wordpress.com/
2012/12/10/anestezi-mesmerizm-ve-dr-james-esdaile/
History of Hypnosis, www.historyofhypnosis.org/franz-anton-mesmer/