Bir Rüya Yorumu
Uyku yine yanına uğramadı, yataktan kaldı ve biraz viski doldurdu. Mutfaktan buz, soda, bir avuç tuzlu fıstık alarak camın önündeki koltuğa oturdu. Büyük bir yudum aldı gece yarısı kapkaranlık sokak, sessizlik içini sarana kadar içmeye devam etti.
Sonra yavaşça kalkıp Miles Davis plağını çalmaya başladı. Gündüz çizmeye başladığı resme baktı. Fırçayı eline alıp bu sefer duvara rastgele renkler ve çizgiler bırakmaya başladı. İç içe geçmiş sarmallar, uçlarında boncuklar sarı, mavi, yeşil tonları ve sıçrayan kırmızılar…
Sonra yığıldı halının üzerine, viskiyi yudumlarken, plak üzerinde dans eden figürler gördü. Bu gece zor olacaktı belli.
Uykunun gelmesini de istemiyordu, hep aynı rüya farklı eksikleriyle onu sınıyordu…
Coşkulu bir ırmak ya kayık yok, elinde kürekler çabalıyor ya kayık var kürekler yok ya da kayık, kürek var ama elleri yok…
Birden çizdiği sarmallar duvardan ayrılarak bedenine sarılmaya başladı, boncuklar kilit olmuştu… Çok sıkıyor, kan sıçrıyor viski döküldü, miles davis karşısında gülüyor… Tutu evet her yerden bu ses yükseliyor… İşte yine kayık, kürek var elleri yerinde ama ama ırmak yok….
Irmak yoksa artık karşı kıyıda yok, kaybettim. Hayat duruyor, ırmak hayattı. Kayık umuttu, kürek dostları, elleri kendine inancı…
Bazen birisi bazen ikisi yoktu ama ırmak hayat hep vardı…