Var mıyız, Yok muyuz?
O, Antik Yunandan beri ölümsüzlüğün sembolü kabul edildi.
O, pek çok kültürde kutsal sayıldı.
O, kutsal metinlerde yer aldı.
Doğumundan ölümüne ve tekrar canlanmasına kadar meyvesinden yaprağına, dalından çöpüne her parçası kullanıldı. Binlerce yıldır bütün olumsuzluklara, bütün başkaldırışlara, bütün yıldırmalara ve biz insanlara rağmen ayakta kalmayı başardı.
Medeniyetin beşiği olarak kabul ettiğimiz Anadolu, Mezopotamya ve Kafkaslar onun anavatanı. Binlerce yıldır neredeyse bütün savaşların gerçek nedenleri olan gıda, su ve enerji kaynaklarını bir arada ve sınırsızca barındıran Anadolu… Uğruna binlerce yıldır kanların aktığı, entrikaların oynandığı Anadolu… Uğruna akan kanları, anaların ağıtlarını, çocukların ağlamalarını, çağlayarak akan derelerini, yağmurunu, rüzgarını, denizinin kokusunu, güneşinin sıcaklığını, sevgisini ve hoş görüsünü barındıran verimli ve ölümsüz Anadolu toprakları.
Böyle bir toprakta yetişen, içinde binlerce duyguyu barındıran ölümsüzlük sembolü Üzüm. Sofralık, kurutmalık, şarap, sirke, pekmez, şıra, köfter, sucuk, pestil ve sarma gibi saymakla bitmeyecek bir sanayi ham maddesi. Bunca çıktı arasında, bağcılıkta dış ticaretimizin en önemli taşıyıcısı kuru üzüm yani Sultani Çekirdeksiz Kuru Üzüm. Ülkemizde elde edilen Sultani Çekirdeksiz kuru üzümün neredeyse tamamı Manisa ve İzmir illerimizde üretiliyor.
Çekirdeksiz kuru üzümde dünyanın en büyük üreticisi ABD, onu Türkiye takip ediyor. En büyük ihracatçı ise Türkiye. Ürettiğimiz kuru üzümün yüzde 90’ını yurt dışına satıyoruz. Bu oranın da çok büyük bir bölümünü Avrupa Birliği Ülkelerine satıyoruz. Sultani çekirdeksiz, aynı zamanda çok da iyi bir sofralık çeşit. Sofralık olarak da en büyük alıcılar arasında Rusya pazarı görünüyor.
Her geçen yıl bağcılıkta farklı gelişmeler olmakta dolayısıyla da yüksek verim elde etmek her geçen gün daha kolay hale gelmektedir. Ancak yüksek verim kadar sürecin uzunluğu da önemlidir. Bu nedenle de üretim sezonunu uzatacak erkenci ve geççi çeşitlere yönelik çalışmalara ağırlık verilmek zorundadır. Pazarlama teknikleri ve tüketici talepleri her geçen gün değişmektedir. Taktiğimiz üretenin ne istediği değil tüketenin ne istediğini araştırmak olmalıdır.
Günümüz dünyasında tüketici bilinci, tüketici istekleri ve farkındalık her geçen gün artmaktadır. Gelir ve bilinç düzeyi her geçen gün artan tüketiciler ise tükettikleri ürünleri daha fazla sorgulamaya ve çevre ve insan sağlığı açısından devamlı denetlemeye başlamışlardır. Bu bilinçli tüketiciler sayesinde; dünyada geniş alanlarda uygulanan tarımın fazla miktarda hormon, ilaç ve gübre kullanımından dolayı giderek doğal dengeyi bozması sonucu, günümüz dünyasında çevre, insan ve hayvan sağlığına zararsız tarımsal üretimin yapılması, doğal kaynakların korunması, tarımda izlenebilirlik ve sürdürülebilirlik ile gıda güvenliğinin sağlanması popüler hale gelmeye başlamıştır.
Ülkelerin tarım politikaları da bu doğrultuda değişim göstermiş, ülkeler arası ortak politikalar belirlenmiş, organik tarım ve iyi tarım uygulamaları gibi çevre ve insan sağlığına en az zarar verecek sistemler daha aktif hale getirilmeye başlanmış, yeni kriterler belirlenmiş, ilaç kalıntılarında maksimum limitler devamlı güncellenmeye ve değiştirilmeye başlanmıştır. Ülkemizin ve bölgemizin en önemli tarımsal sanayi ürünlerinden olan kuru üzüm de dünya çapında her geçen gün daha popüler hale gelen izlenebilir, sürdürülebilir tarım ve gıda güvenliği politikalarından etkilenmiş ve değişime uğramaya mecbur hale getirilmiştir.
Uluslararası kriterlerin her geçen gün değişmesi sonucunda, tarım ürünlerinde yaşadığımız en büyük sorunların başında ihraç ürünlerimizde bulunan zirai ilaç kalıntısı sorunu gelmektedir. Bu sorunun; kuru üzüm üretiminin yüzde 90’ını ihraç eden ve bunun da büyük bölümünü Avrupa Birliği ülkelerine gönderen ve bu ihracat sonucunda da her geçen gün artan miktarda döviz geliri elde eden ve dünya çekirdeksiz kuru üzüm piyasasının lider ülkesi olan ülkemizin kuru üzüm ihracatını epey zorlaması kaçınılmazdır.
Şimdi soruyorum; dünya medeniyetinin harmanlandığı topraklarda yetişen, ölümsüz toprakların ölümsüz bitkisi olan ve dünya piyasasında lider durumda olduğumuz kuru üzüm piyasasında,
VAR MIYIZ, YOK MUYUZ?