Var olamama korkum…
Rekabetten hiç hoşlanmadığımı söylerim ve buna inanırım ben. Halbuki fena halde rekabetçiyim. Sadece geçilme, diğerinin arkasında kalma korkum var. O zaman çünkü var olamayacağıma inanıyorum. Belki de bu milyonlarca diğer sperm arasında öne geçmeme sebep olup, şu anda dünyada varoluşumu armağan eden dürtüdür. Evet, ben milyonlarca spermi geçip de yumurtayı döllemeyi başarmış o spermim. Halen de o dürtüyle yaşıyorum. Ya beni geçerlerse, ya benden daha iyi olurlarsa…
Bu yüzden içten içe diğerlerinin başarısızlığını istiyorum, hele ki benimle aynı kulvarlardaysa… Bu yüzden oldum olası kimsenin olmadığı kulvarları seçtim. Kimselerle yarış edemeyeyim diye, geçilmeyeyim diye, var olabileyim diye…
Bunun hediyesi de kimsenin pek yapmadığı şeyleri yapabilme şansını yaratması oldu. Ama halen, benzer şeyleri yaptığımız kişilerin başarısızlığına sevinebiliyorum. Çünkü bu beni daha değerli kılıyor. Çünkü kendimi değerli hissetmem için buna ihtiyacım var. Çünkü ben içimde halen değerli hissetmiyorum…
Halbuki bir ormanın güzelliği içindeki ağaçların çeşitliliği ve her birinin ayrı ayrı güzelliğiyle oluşur. Çınarı ayrı güzeldir, köknarı ayrı, cevizi ayrı, bambusu ayrı. Her birinin yapısı ve özelliği birbirinden farklıdır. Hangi çınar ağacı yandaki köknardan daha güzel olmaya çalışır ki salar da salar dallarını. Olduğu yerde olur işte… Bambu, çınardan daha mı iyidir? Hayır, sadece farklıdır. Ya da çınar, diğer çınardan daha güzel miyim, yoksa o daha güzelse ben yok olur muyum diyerek mi var olur? Hayır, hepsi kendi güzelliğinde var olur ve birlikte orman olurlar…
Bir ağaç kadar olamadın be Hasan. Hala babandan fırladığın andaki nefes nefese yarıştaki var olamama korkusuyla hareket halindesin. Neyse bunu fark etmek de güzel. Sonuçta o rekabetçilik beni var etti ve yaratıcılığımı kamçıladı…
Tüm diğer herkesin de birer birer kendi güzelliğiyle var olduğu gibi, sanırım ben de bu halimle insanlık ormanının zaten güzel bir parçasıyım. Bu duyguya da zamanla alışacağım inşallah…