Yalandan Ölmek!
“Milli ve Yerli” ruhunu gönlümde duya, duya.
Gidiyorum Esenboğa’dan, Doğu Anadolu’ya.
Baktım Altınpark (Ankara) girişinde bir koca tabela: “Wedding & kır düğünü”.
Burası Ankara Belediyesi’nin değil mi?
Olur böyle vakalar, takılmayalım.
Veee “tebessüm şehri Pursaklar”.
Öyle yazmışlar dağın yamacına.
“Tebessüm şehri”
Girişte, “Emr-i Şahane” düğün salonu.
Wedding olmadı, Emr-i Şahane.
O da olmazsa, Şamanlık-ı Seyrane
Yok yok… “samanlık” diyecektik, “şaman” dedik, fazla yerli kaçtı.
Sahi, ne demek “Emr-i Şahane”?
Mutlaka milli, ona kuşku yok da, ben neden anlamıyorum?
Salak-ı şahane.
MIR office furnuture solda.
“Mirim” diye mi karşılarlar acaba geleni?
Belediyenin kapalı “saray” yüzme havuzunu geçince (yüzme havuzunun hem “saray” hem de “kapalı” olması milliliği perçinliyor)
Twiiin Toweeeeers karşınızdaaaa…!
“This is not a pipe dear”.
Pursaklar da twin towers, hemen solda.
Manzara-i muazzama.
Karşıda North Gate Ankara.
Tebessüm etmemek mümkün mü?
Gecenlerde bu yolda kocaman tanıtımları vardı Sky Towers’ın.
Ahmet Özhan tanıtım yüzü.
“Sky Tower Hotel’in tatil konsepti Devr-i Tatil” diye.
Ahmet Özhan ilahiler eşliğinde açtı konsepti.
Coooonnnnn
Ceeeeptttt
Neymiş?
Sağdan Çankırı yolu kavşağı var.
Canım Anadolu.
Mis gibi yerli.
Solda Vava’s Garden.
Kır düğünü bahçesi.
Bu da mı düğün?
Yessss..!
Vava ama.
Viva evlenmeking, şahane-i milli olmaking.
“Park and Fly” da arabayı bıraktım.
Ondan önce Ottopark vardı.
Bu daha milli göründü gözüme.
Neymiiiişş…?
Yalandan ölmek mümkün değilmiş.