Yalnız bir gece ve düşünceler
Günün yorgunluğuyla beraber eve geldi, anahtarı yavaşça çevirdi içeri girdi. Işığı açtı. Her zaman ki gibi sessizlik onu karşıladı. Dışarıda bir şeyler atıştırmıştı uzun süredir evde hiçbir şey yemiyordu. Mutfağa gitti bir kahve yaptı, üstünü hiç çıkarmadan koltuğa oturdu. Kahvesini yudumlarken televizyonu açtı, başladı kanallar arasında dolaşmaya. Her zaman ki gibi seyretmek için değil sadece dolaşmak ve bu arada belki düşünmek için açmıştı televizyonu, kısa süre sonra kapattı. Kahve bitmişti ikili koltuğa uzandı eline aldığı telefonuyla biraz internet dünyasında gezindi, beğenler, yorumlar arasında kendi de bir şeyler paylaştı. Sıkıldı şimdilik telefonunu bir kenara bıraktı.
Dün açtığı şarap aklına geldi, mutfağa gitti bir kadeh doldurdu. Biraz peynir, ceviz aldı tabağa. Kendisiyle beraber yudumlamaya başladı şarabını.
Aşağıda bir ambulans acı acı bağırarak gidiyordu ses çok ürkütücüydü. Camdan baktığında dükkânların yavaş yavaş kepenklerini indirdiğini gördü, sokakta tatlı bir telaş vardı. Yukarıda ay bir hilal şeklinde yıldızların arasında ki yerini almıştı. Tekrar oturmadan koltuğa kitabını aldı şarabını yudumlarken biraz okumaya daldı. Sonra uzandı koltuğa, anne karnındaki gibi bacaklarını karnına çekti. Sarıldı gecenin ve odanın sessizliğine. O anda aklına okuduğu bir şiir geldi.
Sessizce sarılsak
Sadece sarılsak
Ağlayacaksak,
İçimize ağlasak
Sadece sarılsak
Sessizce,
Geceye sarılsak…
Bir süre gün içinde yaşadığı olayları düşündü, sonra derinlere indi düşünceleri. Ne kadar böyle kaldığını bilmiyordu, üşüme gelmişti. Bir battaniye aldı ince ama yeterli sıcaklığı sağladı. Amaç ısınmak değil belki de sadece sarılmaktı. Tekrar derin derin düşüncelere dalmaya başlamadan önce eğilerek bir kadeh daha şarap doldurdu. Büyükçe bir yudum aldı. Sigarasını yaktı. İlk dumanın gittiği noktaya gözleri sabitlendi, bir süredir sorduğu soruları tekrar kendine sormaya başladı.
‘ İnsan hangi yaşında önemli kararlar almalıdır.’ ‘ Nedir olgun kararların yaşı’ ‘ Gençliğin tecrübesizliği, akıl yerine duygunun egemenliği ne zaman sona erer’ ‘ Sabır nereye kadar sürmeli, ne zaman vurdumduymazlık başlar’ ‘ İnsan ne zaman özgür olur, hürriyet nerede başlamalı nerde bitmeli’ …
Çok uzun süredir bu sorulara cevap arıyor geçmişini sorguluyor, geleceğini kurabilmek ve kurtarabilmek için çabalıyordu. Karnı ağrımaya başladı, ağzı kurumuştu. Gözlerinde bir damla gözyaşı yoktu ama keşke olsaydı. Güçlü olmalıyım dedikçe içine attıkça yorgun düşüyordu. Saat sabahın 04.00 ‘ü olmuştu koltuğa iyice gömüldü. Battaniyesine sarıldı gözlerini kapadı ve uyudu aklında sorularıyla…
‘ İnsan hangi yaşında önemli kararlar almalıdır.’ ‘ Nedir olgun kararların yaşı’ ‘ Gençliğin tecrübesizliği, akıl yerine duygunun egemenliği ne zaman sona erer’ ‘ Sabır nereye kadar sürmeli, ne zaman vurdumduymazlık başlar’ ‘ İnsan ne zaman özgür olur, hürriyet nerede başlamalı nerde bitmeli’ …