Yalnızlığın Terketmediği Yazar: Şukufe Nihal
Hangi kadın Türkiye’nin ilk üniversite mezunu kadını olarak anılmak istemez ki! Ama bu ünvam tek bir kişiye aittir, Şukufe Nihal’e. 1919’ da İstanbul edebiyat fakültesi coğrafya bölümünü bitiren Şukufe Nihal bu diplomaya sahip olabilmek için çok uğraşmıştı. Çünkü ailesinin zoruyla bir evlilik yapmıştı ve o dönemde evlilik, üniversite eğitimi için engeldi. Ancak boşandıktan sonra büyük bir azimle okumuş ve okulunu bitirmiştir. Bu yönüyle bu gün bile genç kızlara örnek olacak bir kişiliktir.
Şukufe Nihal 1896’ da soylu bir aileye mensup olarak dünyaya geldi. Babası 4. Murat’ın hekiminin torunu eczacı albay Ahmet beydir. Çocukluğunda babasının görevi nedeniyle Beyrut, Manastır, Şam ve Selanik’de bulunmuş, arapça, farsça, fransızca öğrenmiştir. Çok genç yaşta ailesinin isteğiyle, dönemin önemli aydınlarından Mithat Sadullah beyle evlenmiştir. Evlenmemek için bileklerini keserek intihara kalkışması bile sonucu değiştirmeye yetmemişti.
Evliliğini daha fazla sürdürmek istemediği için çocuğunu da yanına alıp evi terkeder. O dönemde eşinin arkadaşı olan Cenap Şahabettin’in kardeşi, ressam ve şair Osman Fahri’nin aşkına karşılık vermeyince, genç adam İstanbul’u terkeder. Bir süre sonra da intihar ederek hayatına son verir. Şukufe Nihal bu ölümden kendini sorumlu tumuş ve genç adamı hayatın sonuna kadar unutmamıştır.
Eşinden ayrıldıktan sonra dul ve çocuklu bir kadın olarak ayaklarının üzerinde durmak zorundadır. Öğretmenlik yapar. Yıldızlar ve Gölgeler adındaki ilk şiir kitabını çıkarır.
Şukufe Nihal edebiyatımızın en duygusal, mahsun, naif yazarlarından birisidir ama aynı zamanda mücadeleci bir karekteri vardır. Kadın sorunlarını dile getiren ilk kadın yazardır. 1928 yılında Hazan Rüzgarları, hemen arkasından da Gayya adlı eserleri yayınlanır. Aruz ve hece ölçüsüyle yazar şiirlerini. Öykü ve romanlarında ise lirik bir anlatım tarzını benimsemiştir.
1935 yılında Finlandiya’ya yaptığı geziyi Finlandiya Notları adıyla kitaplaşmıştır. Yazarlığının yanıında, Kadın, Cumhuriyet, Ayda Bir gibi dergi ve gazetelerde köşe yazarlığı yapar.
Şukufe Nihal eylemci bir ruha sahiptir. Cumhuriyetin kuruluş aşamasında önemli çalışmalarda yer almış, Fatih mitinginde ses getiren bir konuşma yapmıştır. Aynı dönemlerde Anadoluyu karış karış gezerek halkı biliçlendrimiştir. Kurtuluş savaşı sonrasında ülkenin çok önemli kararlarında Atatürk ve arkadaşlarıyla aynı masada bulunmuştur.
Bir çok başarılara imza atan yazarın özel hayatı oldukça çalkantılı geçmiş, mutluluğu yakalayamamıştır. Dönemin en ilgi çeken kadınlarındandı Şukufe Nihal. Etrafında devamlı tanınmış, entellektüel erkekler olmuş, ve genç kadına ilgilerini belli etmişlerdir. Halide Nusret Zorlutna’nın lisdeden arkadaşı olan Şukufe Nihal, yazarın kızkardeşi İsmet Kür’ün Yarısı Roman adlı eserinde “Çok güzel değildi ama zarif ve son derce şıktı.” diyerek bahsedilen kadındır. Evinde sanat çevresinden davetlilerin katıldığı toplantılar düzenler. Hayranları arasında Nazım Hikmet, Ahmet Kutsi Tecer de vardır.
İkinci evliliğini üniversiteden arkadaşı politikacı Ahmet Hamdi Başar’la yapan Şukufe Nihal, bir kız çocuğu sahibi olur. Bu evliliğinde de aradığını bulamaz. Kocası kariyerinden başka bir şeyle ilgilenmeyen bir adamdır. Evliyken Faruk Nafiz Çamlıbe’l le aşk yaşamaya başlar. Eşi dahil tüm çevresinin bu ilişkiden haberi vardır. Şukufe Nihal bu aşkı tensel değil, tinsel diye tanımlayarak ulvi bir şekle sokmuştur. Sevgilisinden sürekli evlilik teklifi almasına rağmen reddedince, Faruk Nafiz Çamlıbel, herkes gibi Şukufe Nihal’i de şaşırtan ani bir evlilik yapar. Bu aşk iki yazar tarafından da ( Şukufe Nihal_ Yalnız Dönüyorum, Faruk Nafiz Çamlıbel _ Yıldız Yağmuru ) eserlerinde ele alınmıştır.
Şukufe Nihal yazarlık ve gazeteciliğinin yanında Kadınlar Halk Fırkasının kurucularındandır. İstanbul Hayırseverler Derneği, Çocuk Dostları Cemiyeti, Türk Kadınlar Birliği gibi bir çok dernekte sosyal faaliyetlerini sürdürmüştür.
Trafik kazası sonucu kalçası kırıldıktan sonra kzını da doğum sırasında kaybedince hayatla bağlarını tamamen kopararak huzurevine yerleşir. Oğlu ve ailesi de onu fazlaca ziyaret etmezler. Zamanla konuşmayı da bırakan yazar, 1973 yılında öldükten hemen sonra Faruk Nafiz Çamlıbel bir gemi seyahatindeyken, eski aşkının ölümünden habersiz hayata veda eder.
Köşkte başlayan ve bir huzurevinde sona eren uzun hayatında Şukufe Nihal hep ruhunu mutlu edecek aşkı aradı ama etrafında o kadar hayranı olmasına rağmen yalnızlıktan kurtulamadı ve yalnız öldü.
ESERLERİ:
Renksiz Istırap (1928)
Yakut Kayalar (1931)
Çöl Güneşi (1933)
Yalnız Dönüyorum (1938)
Çölde Sabah Oluyor (1951)
Vatanım İçin
Tevekkülün Cezası (1928)
Finlandiya (1935)
Domaniç Dağlarının Yolcusu (1946)
Yıldızlar ve Gölgeler (1919)
Hazan Rüzgarları (1927)
Gayya (1930)
Yakut Kayalar (1931)
Su (1933)
Sıla Yolları (1935)
Sabah Kuşları (1943)
Yerden Göğe (1960)
Şükufe Nihal / Şiirler (1975)