felsefe taşı

Yanlış Yoldasın!

Yanlış Yoldasın!
Kasım 08
09:49 2016

“Dağın tepesine, aynı yöne doğru birçok yol vardır…
Dolayısıyla hangi yolu seçtiğinizin çok da önemi yoktur…
Sadece zamanını kaybeden, dağın çevresinde koşup duran ve…
Herkese gittiği yolun yanlış olduğunu anlatan kişidir…” Hindu Öğretisi

Tekâmül yolu ve yolculuk kişiye özeldir. Kişi kendini bilme, kendini olduğu gibi görme, izan terazisindeki ahengi sağlama, idrak etme, gelişme ve yaşarken değişme yolunda hangi yolu ya da yolları seçtiyse kendinden de özgünlük katarak bu yolda özgürce yürür. Amaç, kendini bilme ile gerçekleştirilen olumlu yönde değişim ve nefse hâkimiyettir. Hindu öğretisinde geçen sözdeki gibi bu yoldaki en büyük tehlikelerden biri durmadan yolcunun karşısına çıkan ve ona “Yanlış yoldasın!” diyen kendince tüm yolların erbabı densiz şahsiyetlerdir. O, “Kendini Bil!” sözünü “Ben senin için de bilirim, zahmet etme, fazla düşünme, yorma kendini”, “Sen bekle ben hemen seni de senin için bilip geliyorum…” olarak algılar. Sürekli yönlendirme, keskin ahlakçılık, genel geçer yaşam biçimi dayatması gibi her enstrümanı kullanmada ustadır. “Ben senin iyiliğini düşünüyorum…” söylemini de kullanır. Güzel ahlak ve erdem sahibi olmak insan gibi insanın yola çıkışının alt yapısını hazırlar ancak dayatmacı ve aşırı ahlakçı söylemi kullananlar için ise Nietzsche’nin şu sözü unutulmamalıdır: “Ahlak ve erdeme ilişkin her sözün ardında bir sahtekârlık ararım.”

Üstüne vazife olmayan her konunun istenmeyen rehberidir. Yolcu ona yolunda rastladığında eylemlerinden ya da söylemlerinden faydalanamaz. Neyin yanlış olduğunu dogmatik olarak dile getirirken, yerine bir öneride bulunamaz. Ya kendi seçtiği yolun ne kadar doğru ve tek olduğunu dayatmaya çalışır ya da sadece kaybolduğu yolda çözüm üretmeden fasit daireler çizerek hayırcı tavrı ile sürüklenir durur.

Söylevlerinde ağzını doldura doldura pazarladığı erdemlerin eyleme geçirme bölümünde ciddi sıkıntı çeker. Yaşamı bir güzel söz söyleme sanatı zanneder. Eylemde, niyette ve düşüncede de bu birliğin sağlanması gerekliliğini ise ıskalar. Tek dönüştüreceğinin kendisi olduğu bilinci işine gelmediğinden herkese sirayet etmeyi, karışmayı kendine hak görür.

Ölçülü ve dengeli olmadığından kendini insanlığa ışık saçan bir nur kaynağı gibi görüp herkesin yaşamına müdahaleyi bir vazife sayar. Bu acınacak şahsiyetin kararttığı hayatlar da maalesef çoktur. Kendi yolunu belirleyip bu meşakkatli yolda yürüyeceklerine kitleler, kendi nevi şahsına münhasır bu yol kesicilere biat etmektedirler. O, onlar için düşünür ve onlar için karar verir.

Tekâmül yolunda ilerleyen herkes birbirinden bilinçli ya da bilinçsizce etkilenebilir. Herkes birbirinden bir şeyler öğrenir. Yanlış olarak algılanan bir davranış da kişi için çok öğretici olabilir. Tamamlayıcılık ilkesi dışlama, reddetme, inkârcılık ya da göz ardı etme ile başarılı olamaz. Kişiye doğru gelen, aklının önderliğinde düşünerek, sezgisine danışarak, vicdanında tartarak bu yolda yürümektir.

Yol kesiciler her zaman olacaktır. O, birey ile Tanrı arasında bir yer işgal ettiğini zannettiği bir halüsinasyon görmektedir. Neyin nasıl olması gerektiğini, hangi durumda nasıl davranmak gerektiğini bizler için düşünüp, hazırlayıp hatta alt yazı olarak verip bize söyletmek isteyen, özün hürlüğünü sizi çok sevdikleri için çiğneyen yol kesiciler her daim yolunuza çıkacaktır.

Tekâmül yolunda elbette ki bir dost diğerine yardımcı olmak için içtenlikle çabalayabilir. Hatta elbirliği ile bir bayrak yarışı gibi bu yolu, güçlükleri ve engelleri atlatmak daha da güzeldir. Birlikte güçlenerek birliğe kendimizce ulaşmak, her yönümüzü tanıyıp onunla yüzleşmek, gerekirse kabul etmek, beğenmediğimiz yönlerimizi törpülemek doğaldır. Kendi kendimize açtığımız savaşta yerimiz her zaman dinamik dengedir. Objektif bakılabilirse, kendimizi bizden başka kimse daha iyi bilemez sadece bize ayna olarak, bizi yansıtarak kendimizi tanımamıza yardımcı olabilirler.

Yol kesicinin açgözlülüğü ve kibri onu farklı bir tahta oturtur. O, kendini bilme yolunu bile bir yarış haline getirebilir. Özünü bulma yolculuğu onun için bir başkası ile yarış olmuştur. Koyulduğu yolda kimsenin yürümediğini fark edince çember çizerek diğerlerinin yoluna yön çizmeye kalkar. Beklenti onu besler. Her hareketi, eylemi, düşüncesi beklenti iledir. Özden öze iletişim kuramaz. Faydacı beklenti ile sürekli ister durur. Hatta kendine isterken, diğerine de olumsuz düşünür. Bir fıkrada anlatıldığı gibi : “Cinin: “Dile benden ne dilersen ancak komşun iki katını alacak” sorusuna “O zaman bir gözümü kör et” aşağılık söyleminin temsilcisidir.

Huzur kaçırıcı, hegamonik bu şahsiyetleri kendi deli sarmallarında bırakıp kendi özgün ılımlı yollarına devam eden tekâmül yolcuları, önce farkındalık sahibi, gerçek birer birey olup sonra da toplum içerisinde kendilerine biçtikleri görev bilinci ile çalışmaya devam edeceklerdir. Yaşamın ritmine ayak uydurup, gününü değerlendirerek çaba sarf etmek önemlidir.

Karışmak, zorlamak, yönlendirmek yerini paylaşmak, konuşmak, akıl yürüterek, düşünerek birlikte doğruyu bulmaya bıraktığında kişisel gelişim ve tekâmül yolculuğu katkı verenlerin zenginleştirmesi ile daha da zevkli hale gelecektir. Hararetle söylenen: “Ben biliyorum, bunu size ispat edeceğim, sadece benim dediğim doğrudur, benim gittiğim yoldan beni izlemelisin…” ya da “Tamamen yanlışsın, ben konuşurum ancak seni dinlemem…” şeklindeki sakat kestirip atma yaklaşımları yerini “Seni aktif olarak dinliyorum, sonra fikirlerimi paylaşacağım, bu güzel etkileşim sonucu umarım daha iyi ve güzele birlikte ulaşabiliriz.” tavrına bıraktığında kendimizi geliştirmenin keyfine daha da varılabilinecektir. Bu da zaten elbirliği ile sevgi ve bilgeliğin evrensel yolunda, akıl ve basiret birlikteliğinden oluşan ferasetin ahenkli dengesinin yardımıyla yaptığımız özgür seçimlerimizle iyi, doğru ve güzele yönelik uzun soluklu bir yürüyüştür.

“Sana katılmıyorum; ama fikrini söyleyebilmen için canımı veririm.” Voltaire

4.860 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • Bir Kelimeden Daha Fazlasıdır “Anne”…Bir Kelimeden Daha Fazlasıdır “Anne”… Kelimelerin kifayetsiz kaldığı anlardan biri sanırdım ölümleri... Hele ki, giden insanın canının iki yarısından biriyse... Hangi kelime anlatabilirdi ki ölümün gücünü? Nur Evliyazade Aktan […]
  • Birinci adamBirinci adam Birinci adam, az sonra kılınacak olan cenaze namazına katılmak için caminin bahçesinde bekliyordu. Hava 172 dereceydi. Musalla taşında duran tabut ile arasında en fazla 5-6 metre […]
  • Bilgi ve TefekkürBilgi ve Tefekkür Bir önceki bölümde bilgi ile fikir arasındaki tül bir perde olduğunu; farkın üretim sürecine dahil edilen objektif veri ve enformasyonun hacmiyle ilgili olduğunu belirtmiştik. Knowledge […]
  • Özgür İrade Ve Aydın İnsanlarÖzgür İrade Ve Aydın İnsanlar Özgür irade Benjamin Libet 1983'de bir deney gerçekleştirmişti. Deney oldukça basitti. Denek parmağını oynatmaya karar verecek ve oynatacaktı. Bunun tespiti için deneğin parmağında bir […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Kasım 2024
P S Ç P C C P
« Eyl    
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930  

Arşivler