Yaz Kutlaması
Yaz kutlaması “Ysyakh / Isiah (Bereket) Bayramı”
Yakut Isıah Bayramı (bereket anlamına gelir)
Güneş Tanrısı, bereket kültü ile ilgilidir.
Yakut Ysyakh geleneğinin ana ritüeli,
Dünya kültür mirasının ayrılmaz bir parçası olan
tarihsel ve kültürel bir değer olarak görülmelidir.
“Isıah” ya da Toprak Ana’nın tekrar nefes alarak yeşerdiği ve dirilişin tekrar başladığı gün olarak “yeni gün” anlamına gelen Nevruz, dünyadaki çeşitli Türk topluluklarında “en ulu gün” olarak biliniyor ve “navrız”, “yeni gün”, “ulu kün”, “mart dokuzu”, “çıl pazı”, “şagaa”, “yengi kün” gibi adlarla anılıyor.
“Yaz mevsiminde yapılan ayinlere Yakut’lar
“ısıah”
yani Saçı bayramı
demektedirler.
Yakutlar yedi ay süren sert kış mevsimini geçirdikten sonra kısraklarını sağarak
kımız hazırlarlar.
Bütün oymak-soy bir çayıra toplanıp
soyun kamının idaresi altında ayin dansı yaparlar.
Sonra kam kımız kabını başına kaldırıp
algıs (iyi dua) söyler,
ilk toplanan kımızı
saçı olarak
tanrıların büyüğü Ürun Ayi Toyon’a
ve Ürun Ar Toyon’a sunarak ilahi söyler (İnan )”
Bu bayram bu şekilde
dini-mitolojik içerikli olmasına rağmen
dini bir bayram değildir.
Nevruz Bayramının mitolojik olgusunu oluşturan
önemli bir kanıt da
onun festival niteliğinde olmasıdır.
Saha halkının (Yakutların) kültürel, tarihi ve manevi değerlerinin korunması ve sürdürülmesinin parlak bir örneği olan bayram
(Saha beyaz, güneşli
anlamına gelen bu halkın çok eski bir ismidir)
Yakutlar için
Ysyakh /“ısıah” ,
algıs denilen dua
ve kutsama ritüelleri,
kumis / kımız içmeyi,
Sakha ulusal dansları, oyunlarını,
geleneksel pazarları
ve at yarışlarını içeriyor.
Doğanın yeninden canlanması şerefine kutlanan bu yaz bayramı eski yılın sona ermesi ve yeni yılın başlamasını
sembolize etmektedir.
Araştırmacılara göre yaz bayramı kutlama geleneği
Orta Asya steplerinden gelir.
Yakut bayramının unsurlarının
Tuva, Altay, Tatar, Başkurt v.s.
tüm Türk halklarının yaz bayramları ile benzerlikleri var.
Yakutlarda
hayvan yetiştiren halklara özgü olan
yılı iki yarıya bölme geleneği kaldı.
Isıah bayramı ise
eski ve yeni,
geçmiş ile gelecek arasındaki
bir nevi sınır niteliğini taşıyor.