Yüzleşme Korkusu
Yüzleşme korkusu dediğimiz, mevcut bilginin ertelenmesidir bir bakıma. Orada içimizde bir yerde duran ya da bize dışarıdan yansıyan bir bilgiyle karşılaşmak, yüzleşmek, ödeşmek bundan sonuç çıkarmak, çıkardığımız sonuçlara katlanmak ve bu sonuçlarla birlikte yaşamaya çalışmak, hem toplumsal kültürümüzde yoktur, hem tek tek bireylerin yaşantılarında pek görmeye alışık olduğumuz bir yaşama tutumu değildir..
Sonra büyükçe bir yudum rakı ve devamında eski bir yazımdan aklıma düşenler
Varlık ve sefalet
Önyargılar
Özgürleşme sancıları.
Varlığın verdikleri
Sefaletin örttükleri.
Heyecanlı bir sohbet
Bana benden yakın
Benle..
Dizelerimi okurken susayan dudaklarıma biraz daha Rakı verdim ve pencereden geceye baktım.
İnsan yalnızken derine doğru iniyorsa kim onu tekrar yüzeye çıkaracak.
Farkında olmaya başlamak kendinle yakınlaşmak mı? Yoksa kendinden uzaklaşmak mı?
Korkuyoruz ve bunu sadece tek başımıza kaldığımızda ifade ediyoruz. Aslında biraz cesaretle insan korkularını açabilmeli…
En büyük karanlığımız aslında bizi insanlaştıracak yanlarımızı baskılamamız.
Bugün yoğun bir akşamı yaşayacağım belli, rakıyı ısıtmadan büyük bir yudum daha alayım ve şu dizelerimi tekrar düşüneyim
Her şey geçiş halinde,
Durmaya elverişli bir yer yok.
Kiracıyız.
Fotoğrafa bir kez daha bakın, ölümün net görüntüsü.Yanında bir kolye onun, ama işine yaramıyor.Götürebileceğimiz tek şey ismimizin anılması, eserlerimiz.
Yaşarken
Ölüm anını düşününüz
ve
Yaşamınıza buna göre yön veriniz….
Fotoğrafa bakınca ölünce testi kebabı gibi olmamam lazım diyorsanız hayatı yaşarken ciddiye alın.
Sizi doğarken ve ölünce sardıkları saf,temiz,beyaz
Kundak ve kefeni düşünün ve onların beyazlığında bir yaşam yaşayın.
Hırsa,adam kayırmaya,insan satmaya , mevki kapacağım diye küçülmeye,yalamaya hiç gerek yok.
Yaşam dediğimiz süreç
Anne karnında suyun içinde başlayan
Toprakta biten bir yolculuk
Doğum sonrası genelde toprağa gömülen
Bizi besleyen kordonu düşünün.
Neden toprağa
Belki de o toprakta bittiğini zannettiğimiz
Yolculuk için
Bir anahtar
Bir tutunuş
Kaybolursak
Dönüşü bulmamız için
Bir el.
O kordon
Belki Ademi kandıran yılan
Belki Samsara tekeri
Belki Öte alemle geçit
Belki boynumuzda bizi nefessiz bırakan dogma
Belki spiral şekliyle omurgamız
Belki de,
Hiçbir şey
Başlamadı
ve
Bitmedi.
Hep vardı.
Sadece
Görünen oldu.
Düğümler,
Her yerde ince, kalın, zayıf, sağlam ipler.
Göbek ve ona bağlı kordon.
Bir kuyunun ağzı
Ve
Çıkmak için bırakılmış ip.
İplerden yapılmış düğümlü merdiven.
Doğumda
ve
Ölümde aynı giysi içindeyiz
Çıplaklık.
Arada geçen sürede giydiğimiz her şey kirli.
Kundak
ve
Kefen bizi ilk ve son sarmalayanlar.
Arada geçen sürede kuşandığımız her şey illüzyon.
İyi düşünün, mevkilerin en büyüğü gönüllerdeki mevkidir.