Zihin bir avcıdır!
Facebook, hep ne düşünüyorsun diye soruyor ya, bazen de düşünmemek lazım.
Zihin harika bir avcıdır, sizi yakalamak için bin türlü tuzak ve hile bilir.
Düşündükçe, sizi o tuzaklara doğru yönlendirir, işi de bu, görevi de bu.
Amacı basittir.
Sizi mutsuzluk ihtimallerinden uzaklaştırmak, ve korkuyla kontrol ederek, belirlenmiş patern ve kulvarların içinde kalacağınız, ezberlenmiş norm ve standartlara göre yönetmek.
Zihin çok eğitimli, ama faşist bir diktatördür, çok iyi bir taktisyen ve stratejisttir, propagandada rakipsiz bir ikna edicidir.
Zihinden bağımsızlaşmak için iki yol var.
Biri, bir kitabın satırlarının, ya da bir filmin karelerinin, sizi sizden uzaklaştırmasına izin vermek.
Tabii ki, bireysel farklara saygıyla, notalar ve sesler, kokular ve tatlar, mekanlar filan da var, ama bunların etkisi daha kısa sürer.
Kitap ve film daha uzun odaklanmalarla, zihni sustururlar.
İkinci yol, daha zor.
Zihni susturma eğitimi almak lazım.
Bilinçaltı temizlenecek, nefesler, meditasyonlar, mantralar, zikirler vesaire vesaire.
Ama gerçekten temelde hissedilen çok farklı bir dinginlik ve huzur, sadece böyle mümkün.
Zihin de, sınırları da umurunuzda olmaz.
Ben bu ikinciyi yapabiliyorum, çok güzel, ama her zaman onu seçmiyorum.
Bazen birinci yol daha cazip oluyor, okumayı da seviyorum, öğrenmeyi de.
Odaklanmak da güzel bir antrenman.
Filmlerde biraz dağılıyor zihnim, ama kitaplarda dağılmıyor.
Şunu hep bilmek lazım.
Zihin, sizi hep avlamak isteyecek.
Hep korkularla kontrol etmek ve yönetmek isteyecek.
Öfke, endişe, yargı ve reddiyelerle, düşünce kaynaklı duygularla manipüle edecek.
Kurtulmanın yolları da bunlar.
Ya uzun eğitimlerle susturmayı öğrenin, ve içinizdeki huzur ve dinginliğe kaçın, ki bu çok daha faydalı.
Ya da bir kitaba ya da filme saklanın, daha kısa vadeli ve daha basit, ama yine de iyi.
Yani sevgili Facebook, düşünmedim bugün.
Bu düşünmemiş halim…