Zuckerberg Başkan?
Bill Gates, vakfı aracılığıyla bazı global sosyal problemleri çözmeye çalışıyor. Eski iş arkadaşı Steve Ballmer post-truth ile savaşıyor. Zuckerberg ise 2020’de ABD başkanlığına adaylığını koyabilir. Trump yapabiliyorsa, neden olmasın?
Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg, geçen sene şirket yönetimini ilginç bir konuda ikna etmiş: Eğer kamuda çalışmak üzere Facebook’tan ayrılmak zorunda kalırsa, hisseleri üzerindeki hakkı ve kontrolü devam edebilecek!
Akla tabii hemen şu soru geliyor: 430 milyar dolarlık Zuckerberg devlet memuru mu olacak? ABD Başkanı olmak da devlet memuru olmak anlamına geldiğinden cevap evet. Şimdi ortada dolaşan spekülasyon şu : Zuckerberg 2020 yılındaki seçimlerde aday olacak mı?
Cevap şimdilik hayır! Zuckerberg geçen Mayıs ayında böyle bir niyeti olmadığını açıkladı açıklamasına ama 2017 yılı boyunca tüm ABD eyaletlerini gezeceğini duyurması (ve şimdiye dek beşte birini gezmiş olması) kitleleri ciddi anlamda düşündürüyor.
En son Temmuz ayı sonunda bir anket sonucu yayınlandı. Bu ankete göre 2020 yılında Trump ile Zuckerberg yarışsa alacakları oylar başabaş: %40’ar! Öte yandan insanlar Trump’ı daha yakından tanıyor; Zuckerberg konusunda bir fikri olmayanların oranı daha yüksek. Belki de bundan olacak Zuckerberg eşiyle birlikte eyalet eyalet ülkeyi dolaşıyor ve sıradan insanların yaşamlarına ortak olarak onlarla paylaşıyor; bir anlamda onlara kendisini tanıtıyor!
Bugün dijital dünyaya yön veren kanaat önderlerinin politikada giderek daha aktif rol almaya başlamaları önemli. Çünkü internet ile birlikte multi-milyarder olma yaşı ABD’de nispeten düştü. Bu genç insanlar kendi ülkelerinin ve dolayısıyla da üzerinde yaşadığımız bu dünyanın problemleriyle çok daha ilgili. Dünyanın en zengin insanı, internet öncesi kuşak olan PC dünyasından gelen Bill Gates bunu ancak emeklilik çağında anladı. Tüm parasını kurmuş olduğu bir vakfa bağışladı ve şimdi o vakıf aracılığıyla dünyanın belli sorunlarını çözmek için çaba sarf ediyor.
O kuşağın bir başka mensubu olan ve dünyanın en zenginleri listesinde 30 milyar dolarla 21. sırada yer alan eski Microsoft CEO’larından Steve Ballmer da bu konuda elini taşın altına koyanlardan. USAFacts.org adıyla kurmuş olduğu sitede Ballmer “post-truth” bakış açısına adeta kafa tutuyor.
Oysa malum gerçek-ötesi dünyanın ateşi, gerçekmiş gibi görünen ancak “yalan” ya da “yanlış” olan bilgilerle canlı tutuluyor. Bu yalan, yanlış bilginin itibar görmesinin temelinde iki olasılık var. Kişi ya o konu hakkında doğru ile yalanı ayırt edecek altyapı bilgi ve becerisine sahip değil, ya da o yalan-yanlış bilgi işine geliyor. USAFacts.org sitesi yalancının foyasını ortaya çıkarmak üzere kurulmuş. Site düzenli olarak somut reel bilgilerle besleniyor. Geçmiş yıllara ait bu bilgilere sahip güvenilir kaynakların veritabanları ile site arasında entegrasyon sağlanıyor. Gerçek-ötesinin yalanları bu sayede artık gerçekleri gölgeleyemeyecek.
Kuşkusuz ABD ekonomisini sırtında taşıyan teknoloji alanında kişisel olarak öne çıkan kişilerin her zamankinden çok daha etkin olarak politikayla ilgilenmesi yeni bir açılım getirme potansiyeline sahip. Çıkış noktaları basit olsa gerek: Trump yapabiliyorsa, ben de yapabilirim!
